Ülkenin yaşlanan nüfusunu telafi etmek için, hükümet doğum ve göç oranlarını önemli ölçüde artırmak için adımlar atmaya karar verdi.
- In order to compensate for the country's aging population, the government has decided to take steps to significantly increase birth and immigration rates.
Bu ülkenin yaşlanan bir nüfusu var.
- This country has an aging population.
Fiziksel değişiklikler doğrudan yaşlanmayla ilgilidir.
- Physical changes are directly related to aging.
Japonya nüfusunun yaşlanmasına karşı koymaya çalışıyor.
- Japan is trying to cope with the aging of its population.
Bu ülkenin yaşlanan bir nüfusu var.
- This country has an aging population.
O yaşlanan film yıldızı üç kez yüz gerdirme ameliyatı oldu.
- That aging film star has had three facelifts.
The owner asked the clerk to age some big bills that were due.
... Or I've got to deal with my aging parent and get my mom ...
... to unravel the genetics at the molecular level, of the aging process. And then Apollo, he ...