Biz onun davranışına şaşırdık.
- We were surprised at his conduct.
Oğlunun davranışından utanıyor.
- He is ashamed of his son's conduct.
Polonyalı arkeologlar Sudan'da bilimsel çalışmalar yürütmektedirler.
- Polish archaeologists are conducting scientific studies in Sudan.
Griffith'in orkestrayı dahice yönettiğini düşünüyorum.
- I think Griffith conducts the orchestra brilliantly.
Bu gece orkestrayı kim yönetiyor?
- Who is conducting the orchestra tonight?
Polonyalı arkeologlar Sudan'da bilimsel çalışmalar yürütmektedirler.
- Polish archaeologists are conducting scientific studies in Sudan.
Yürütecek bir soruşturmam var.
- I have an investigation to conduct.
Bu toplantıların tümü İngilizce olarak idare edilmektedir.
- All of these meetings are conducted in English.