Büyükbabam yorulmaz bir işçidir.
- My grandfather is a tireless worker.
Eski tekerlekleri yenisiyle değiştir.
- Replace the old tires with new ones.
Lastikleri kontrol eder misin?
- Will you check the tires?
Ben lastikleri değiştirmek zorundayım.
- I have to change tires.
Sokakta aşağıya doğru yürürken iki beyaz kedinin bir araba lastiğinin kenarına işediğini gördüm.
- While walking down the street, I saw two white cats pissing near a car tire.
Tom'un araba lastiğini değiştirmesi uzun sürdü.
- It took Tom a long time to change the tire.
Herkes yorulmuş görünüyor.
- Everybody seems to be tired.
Tom beklemekten yorulmuş olmalı.
- Tom must be getting tired of waiting.
Muhtemelen beklemekten yoruldu ve uykuya daldı.
- He probably got tired of waiting and fell asleep.
Saatlerce çalışmaktan yoruldum.
- I felt tired from having worked for hours.
Sami altı yıl boyunca yorulmadan çalıştı.
- Sami worked tirelessly for six years.
Ben yorgunluktan ölüyorum, bir adım daha atamam!
- I'm dead tired, I can't take one more step!
Yorgunluktan artık yürümeye hâli kalmamıştı.
- He was too tired to walk any more.
Eve yağlı elbiselerle çok yorgun olarak geldim.
- I came home very tired and with greasy clothes.
men like apes follow the fashions in tires, gestures, actions: if the king laugh, all laugh .
The volunteers worked tirelessly to improve the content.