Terfinin zamanında ve haklı olduğundan eminim.
- I am sure your promotion was timely and well deserved.
Zamanında kar iyi bir hasat vaat ediyor.
- A timely snow promises a good harvest.
İki kere iki dört eder.
- Two times two is four.
İki kere yedi on dörttür.
- Two times seven is fourteen.
Dün akşam iyi bir vakit geçirdim.
- I had a good time last evening.
Facebook'taki arkadaşlarının resimlerine bakmak vakit kaybıdır.
- Looking at your Facebook friends' photos is a waste of time.
Bu defa hatalı olan benim gibi görünüyor.
- This time, it looks like it is me who is wrong.
İlk defa mı tadına bakıyorsun?
- Is this the first time you have tasted it?
Bir zaman makinen olduğunu hayal et.
- Imagine that you had a time machine.
Bir zaman makinen olduğunu hayal et.
- Imagine that you have a time machine.
Bu kitabı tercüme etmek için ne kadar süreye ihtiyacı var?
- How much time does she need to translate this book?
Eğer bir süre evden uzak olursam, posta servisini bırakacağım.
- If I'm away from home for a period of time, I will stop mail delivery.
Öğretmen çocukları, yaramazlık ettiklerinde ya da çarpım tablolarını ezbere okuyamadıklarında döverdi.
- The teacher caned the children if they misbehaved or were unable to recite their times tables.
Beş çarpı iki ona eşittir.
- Five times two equals ten.
Sanırım hoşça kal dememin zamanıdır.
- I think it's time for me to say goodbye.
Şimdi iyi geceler demenin zamanıdır.
- Now it's time to say good night.
Bu ilaçlardan günde üç kez alınmalı.
- These medicines should be taken three times a day.
Otobüs her gün kaç kez çalışır?
- How many times does the bus run each day?
Her zaman bir sonraki sefer vardır.
- There's always a next time.
Onlar her iki seferde de başarısız oldu.
- They failed both times.
Eğer bir süre evden uzak olursam, posta servisini bırakacağım.
- If I'm away from home for a period of time, I will stop mail delivery.
Postane saat kaçta kapanır?
- What time does the post office close?
Tom nihayet öğle yemeği sırasında buraya geldi.
- Tom finally got here around lunch time.
Nihayet bu üç hafta içinde aldığım postayı yanıtlamak için zamanım var.
- Finally I have time to reply to the mail I received these three weeks.
Biz ne zaman yola çıkarız?
- What time do we leave?
Tren yola çıkmadan önce biraz zaman var.
- There is a little time before the train departs.
Eski çağlarda tuz az bulunan ve maliyetli bir metaydı.
- Salt was a rare and costly commodity in ancient times.
Uzun süredir ondan ilk kez bir çağrı aldım.
- I had a call from her for the first time in a long time.
Devir kötü. Güçlü olmaya çalış!
- Times are tough. Try to be strong!
Bir müddet yürüyerek göle geldik.
- Having walked for some time, we came to the lake.
Bir dahaki sefere beni görmeye geldiğinde, sana kitabı göstereceğim
- Next time you come to see me, I will show you the book.
Bir dahaki sefere bunun bedelini ödersin!
- Next time you'll pay for it!
Zamana ayak uydurmak kolay değil.
- It's not easy to keep up with the times.
Zamana ayak uydurmak için gazeteler okumalısın.
- You should read the newspapers in order to keep up with the times.
Bu fabrikayı kurmak, uzun bir zamana ve bir sürü paraya mal oldu.
- It took a long time and a lot of money to build this factory.
Duydum ki İngiliz insanlarla arkadaşlık kurmak zaman alıyor.
- I hear it takes time to make friends with the English people.
Lütfen senin için en uygun zamanda git.
- Please go at the most convenient time for you.
Toplantımız için uygun zaman bulabilir misin?
- Can you find suitable time for our meeting?
The issue: was the action timely commenced?.
A computer keeps time using a clock battery.
We had a wonderful time at the party.
In my time, we respected our elders.
These times were erroneously converted between zones.
That is four times as heavy as this.
Let's synchronize our watches so we're not on different time.
Okay, but this is the last time. No more after that!.
O the times, O the customs! (Cicero).
The bomb was timed to explode at 9:20 p.m.
The algorithm runs in O(n^2) time.
the ebb and flow of time.
It's time we were going.
It's a waste of time and a waste of money.
- It's a waste of time and money.
That is a pure waste of time.
- It is a sheer waste of time.