Sen o vidaları sıkmak zorundasın.
- You have to tighten those screws.
Ben kemerimi sıkmak zorundayım.
- I have to tighten my belt.
Ev ödemelerimizi yapmak için, kemerlerimizi sıkıştırmak zorunda kalacağız.
- To make our house payments, we're going to have to tighten our belts.
O kili ateşe koyarak sertleştirdi.
- He hardened clay by putting it into a fire.
İsviçre göç politikasını sertleştirdi.
- Switzerland hardened its immigration policy.
Ev ödemelerimizi yapmak için, kemerlerimizi sıkıştırmak zorunda kalacağız.
- To make our house payments, we're going to have to tighten our belts.
Tom somunları sıkıştırdı.
- Tom tightened the nuts.
The Fed is expected to tighten by a quarter-point.
Please tighten that screw a quarter-turn.