Kazadan sonra ilk bir ay sadece bir çubuk vasıtasıyla sıvı şeyler içebildi.
- For the first month after the accident she could only drink liquids through a straw.
Tom OpenTable vasıtasıyla restoranda bir rezervasyon yaptırdı.
- Tom booked a reservation at the restaurant through OpenTable.
İspanya'dan Parise Pirene'leri bir uçtan bir uca yürüdüm.
- I hiked through the Pyrenees from Spain to Paris.
Matematiksel hesaplamalar yoluyla Le Verrier Uranüsün ötesindeki başka gezegenin varlığını tahmin etti. Bu gezegenin yer çekimi Uranüsün sıradışı hareketini açıkladı.
- Through mathematical calculations, Le Verrier predicted the presence of another planet beyond Uranus. The gravitational pull of this planet would explain the unusual motion of Uranus.
Gizli bir geçit yoluyla kaçtılar.
- They fled through a secret passageway.
Tom ve Mike ortak arkadaşları sayesinde arkadaş oldular.
- Tom and Mike became acquainted through their mutual friends.
Diller taşa kazınmamıştır. Diller hepimizin sayesinde yaşar.
- Languages are not carved in stone. Languages live through all of us.
Tom neredeyse tamamen burada.
- Tom is about through here.
Ben sadece onu tamamen bitiremedim.
- I just couldn't go through with it.
Tom Mary'yi onun işini baştan sona incelerken yakaladı.
- Tom caught Mary snooping through his stuff.
Sincap güç kablosunu baştan sona çiğnedi.
- The squirrel chewed through the power cable.
Maruyama nehri Kinosaki'nin içinden akar.
- The Maruyama river flows through Kinosaki.
Nehir kasabanın içinden geçer.
- The river flows through the town.
Denizaltı yüzeye doğru ince bir buz tabakasını yarıp geçmek zorunda kaldı.
- The submarine had to break through a thin sheet of ice to surface.
Zamana bağlı bir toplumda zaman lineer olarak görülür-yani geçmişten şimdiki zamana ve geleceğe doğru uzanan düz bir çizgi olarak.
- In a time-bound society time is seen as linear- in other words as a straight line extending from the past, through the present, to the future.
İki çocuk araziyi baştan başa dolaştı.
- The two boys traveled throughout the land.
Biz yoğun çalılıkların arasından yürüdük.
- We walked through thick bushes.
Bulutların arasından güneş ışığı demeti geldi.
- A beam of sunlight came through the clouds.
Sonunda testi geçtim.
- I finally got through the test.
Fırtına sonunda dindi.
- The storm eventually blew through.
Parktan geçerek eve yürüdüm.
- I walked home through the park.
Tom tünelden geçerek hapishaneden kaçtı.
- Tom escaped from jail through a tunnel.
Ayın diskinin yarısı ışıklandırıldığında biz buna ilk çeyrek ay deriz. Bu isim kameri ay boyunca ayın yolun dörtte birinde olduğu gerçeğine dayanmaktadır.
- When half of the Moon's disc is illuminated, we call it the first quarter moon. This name comes from the fact that the Moon is now one-quarter of the way through the lunar month.
O kalabalığın arasında ağır ağır ilerledi.
- He cruised his way through the crowd.
Tom kalabalığın arasından ite kalka yol açtı.
- Tom elbowed his way through the crowd.
Sonunda testi geçtim.
- I finally got through the test.
Fırtına sonunda dindi.
- The storm eventually blew through.
Denizaltı yüzeye doğru ince bir buz tabakasını yarıp geçmek zorunda kaldı.
- The submarine had to break through a thin sheet of ice to surface.
Deneme yanılma yoluyla doğru cevabı buldu.
- Through trial and error, he found the right answer by chance.
Denizaltı yüzeye doğru ince bir buz tabakasını yarıp geçmek zorunda kaldı.
- The submarine had to break through a thin sheet of ice to surface.
Havaalanında gümrüklerden geçmekten hoşlanmam çünkü çok uzun sürüyor.
- I dislike going through customs at the airport because it takes so long.
O kar fırtınasında araba sürmek bir kabustu.
- Driving through that snowstorm was a nightmare.
Kaza benim dikkatsizliğim nedeniyle meydana geldi.
- The accident came about through my carelessness.
Sami onun psikiyatrik sorunları nedeniyle Leyla'ya yardım etmeye çalıştı.
- Sami tried to help Layla through her psychiatric problems.
Sonuna kadar görevi taşımalısın.
- You must carry the task through to the end.
O, pencereden içeriye girdi.
- He came in through the window.
Hırsız kırık bir pencereden içeriye girdi.
- The burglar got in through a broken window.
O, gece süresince çalıştı.
- He worked through the night.
Bu fabrika parçalardan bitmiş ürünlere kadar ölçünlenmiş entegre üretim sistemi kullanmaktadır.
- This factory uses an integrated manufacturing system standardized from parts on through to finished products.
Birkaç yüzyıl önce kızıl hastalığı salgını kıtanın her yanında binlerce insanı öldürdü.
- Several hundred years ago, scarlet fever epidemics killed thousands of people throughout the continent.
Tanrı, Oğlunu dünyayı yargılamak için dünyaya göndermedi; dünya onun aracılığıyla kurtulsun diye gönderdi.
- For God sent not his Son into the world to condemn the world; but that the world through him might be saved.
Benim için düşünceleri sözcükler aracılığıyla ifade etmek zordur.
- It's hard for me to express ideas through words.
O direkt gözyaşları ile cevap verdi.
- She answered through tears.
Abd dünyanın her yanına buğday ihraç eder.
- The United States of America export wheat throughout the world.
Orman yangını dikkatsizlik yüzünden oldu.
- The forest fire occurred through carelessness.
Köpek bütün gece boyunca havlamayı sürdürdü.
- The dog kept barking all through the night.
Gerhard Schröder, II. Dünya Savaşı boyunca yaşamayan ilk şansölyedir.
- Gerhard Schroeder is the first German chancellor not to have lived through World War II.
We'll be on vacation thru the end of July.
She was through with him.
The arrow went straight through.
Interstate highways form a nationwide system of through roads.
After being implicated in the scandal, he was through as an executive in financial services.
Others slept; he worked straight through.
This team believes in winning through intimidation.
The American army broke through the German lines at St. Lo.
I drove through the town at top speed without looking left or right.
They were through with laying the subroof by noon.
Leave the yarn in the dye overnight so the color soaks through.
The numbers 1 through 9.
The through flight through Memphis was the fastest.
He said he would see it through.