Tüm yapmak istediğimin Tom'u tehdit etmek olduğuna yemin ederim.
- I swear all I meant to do was to threaten Tom.
İşçi sendikaları hükümeti genel grevle tehdit etmekteydi.
- The labor unions had been threatening the government with a general strike.
Tom'un biraz tehdit edilmiş hissettiğini düşünüyorum.
- I think Tom felt a bit threatened.
Tom oldukça tehdit edilmiş hissetti.
- Tom felt quite threatened.
The rocks threatened the ship's survival.
He threatened me with a knife.