thought to have undue influence

listen to the pronunciation of thought to have undue influence
الإنجليزية - التركية

تعريف thought to have undue influence في الإنجليزية التركية القاموس.

big
çok

Yurt dışındaki Japon turistler çok para harcarlar. - Japanese tourists abroad are big spenders.

Park oldukça büyüktür; Çok sayıda ağaçları ve çok sayıda çiçekleri vardır. - This park is pretty big; it has a lot of trees and many flowers.

big
anaç
big
cüsseli

Cüsseli erkekler her zaman güçlü değildir. - Big men are not always strong.

O, cüsseli, yavaş hareket eden bir adamdı. - He was a big, slow-moving man.

big
mühim

Niçin o kadar mühim bir şeyi söylemek için beni uyandırdın? Şimdi, asla işime konsantre olamayacağım. - Why did you wake me up to tell me something that big? Now, I'll never be able to concentrate on my work!

big
yüce gönüllükle
big
taşaklı
big
eşek kadar
big
büyük

Japonya'da, Biwa gölünden daha büyük bir göl yoktur. - In Japan, there is no lake bigger than Lake Biwa.

Tokyo çok büyük bir şehirdir. - Tokyo is a very big city.

big
yeke
big
ünlü

Sami büyük bir şehre gitmek ve zengin ve de ünlü olmak istedi. - Sami wanted to go to a big city and be rich and famous.

big
övünerek
big
iri

Ken'in köpeği çok iri. - Ken's dog is very big.

Mary'nin iri kahverengi gözleri var. - Mary has big brown eyes.

big
{s} yüce
big
Big Brother diktatör
big
yüksek ruhlu
big
{s} büyük, iri, kocaman
big
big game büyük av
big
{s} önemli, etkili
big
(sıfat) büyük, kocaman, iri kıyım, iri, çok, iri yarı, önemli, yüce, kapı gibi (Argo)
الإنجليزية - الإنجليزية
big

There were concerns about the ethics of big science.

thought to have undue influence

    الواصلة

    thought to have un·due in·flu·ence

    التركية النطق

    thôt tı häv ındu înfluıns

    النطق

    /ˈᴛʜôt tə ˈhav ənˈdo͞o ˈənflo͞oəns/ /ˈθɔːt tə ˈhæv ənˈduː ˈɪnfluːəns/
المفضلات