those hours, or the daily recurring period, allotted by usage or law for work

listen to the pronunciation of those hours, or the daily recurring period, allotted by usage or law for work
الإنجليزية - التركية

تعريف those hours, or the daily recurring period, allotted by usage or law for work في الإنجليزية التركية القاموس.

day
çalışma süresi
day
gün

Günde en az yedi saat uyumak zorundayız. - We must sleep at least seven hours a day.

Her gün İngilizce çalışıyor musun? - Do you study English every day?

day
gündüz

O, gece gündüz çalışır. - He studies day and night.

Tom ve Mary gece ve gündüz kadar farklı. - Tom and Mary are as different as night and day.

day
parlak günler
day
dönem
day
başarı/ün yılları
day
kreş

Tom'u kreşte indirdim. - I dropped Tom off at daycare.

Gidip çocuğumu kreşten alacağım. - I will go and pick up my child from daycare.

day
{i} gün: the second day of the month
day
{i} zaman

Tüm gün şiddetli yağmur yağdı, bu zaman zarfında evde kaldım. - It rained heavily all day, during which time I stayed indoors.

Zamana ayak uydurabileyim diye her gün gazete okurum. - I read a newspaper every day so that I may keep up with the time.

day
{i} gündüz: We've been working night and day on this project. Bu proje üzerinde gece gündüz çalışıyoruz
day
day by day günden güne
day
day school derslerin gün
day
day out her gün
day
day nursery gündüz bakımevi
day
day laborer gündelikçi
day
day camp gündüz kampı
day
day labor gündelik iş
الإنجليزية - الإنجليزية
day
those hours, or the daily recurring period, allotted by usage or law for work

    الواصلة

    those hours, or the dai·ly recurring period, al·lot·ted by us·age or law for work

    النطق

المفضلات