Polis, şüpheliyi kelepçeledi.
- The police officer put handcuffs on the suspect.
Tom, Mary'nin onu kelepçeli görmesini istemedi.
- Tom didn't want Mary to see him in handcuffs.
Polis memuru Tom'un kelepçelerini çıkardı.
- The police officer removed Tom's handcuffs.
Sami, kelepçelerle mahkeme salonundan çıkarıldı.
- Sami was led out of the courtroom in handcuffs.