Yeterli tinerimiz olduğunu sanmıyorum.
- I don't think we have enough paint thinner.
Tinere ihtiyacımız var.
- We need paint thinner.
O her gün daha ince görünüyordu.
- He appeared thinner every day.
Mary dikey çizgili giysiler giymekten hoşlanır çünkü onların daha ince gösterdiğini duymuş.
- Mary likes to wear clothes with vertical stripes, because she heard they make you look thinner.
Bu iplik insan saçından daha incedir.
- This thread is thinner than a human hair.
Saçı gittikçe inceldi.
- His hair got thinner and thinner.
Tom Mary'nin nasıl zayıf kaldığını bilmediğini söylüyor.
- Tom says he doesn't know how Mary stays so thin.
O, acı verecek şekilde zayıftı.
- He was painfully thin.
Eti ince dilimler halinde kesin.
- Cut the meat into thin slices.
İki şey arasında ince farklar var.
- There are subtle differences between the two things.
Düşündüğün kadar güçsüz değilim.
- I'm not as weak as you think I am.
İnsanların senin güçsüz olduğunu düşünmesini istiyor musun?
- Do you want people to think you're weak?
Kadınlar üzerinde zayıflamak için çok baskı var.
- There is a lot of pressure on women to be thin.
Birçok erkek de zayıflamak istiyor.
- Many men want to be thin, too.
Ben boşanma hakkında düşünüyordum.
- I was thinking about getting a divorce.
Sizce ben zamanımı boşa harcıyor muyum?
- Do you think I'm wasting my time?
Tom asla hatalı olduğunu kabul etmez, çünkü onun bir zayıflık işareti olduğunu düşünür.
- Tom never admits that he's wrong, because he thinks that's a sign of weakness.
Soğuk algınlığına yakalanmış olabileceğimi düşünüyorum.
- I think I might've caught a cold.
Tom bu ilacı alırsa soğuk algınlığından kurtulabileceğini söylüyor.
- Tom thinks he can get rid of his cold if he takes this medicine.
Onların cansız olduklarını düşünüyor musun?
- Do you think they're dead?
Sanırım onu hafife alıyorsun.
- I think you underestimate him.
Sanırım bizi hafife alıyorsun.
- I think you underestimate us.
Tom aşırı derecede sıskaydı.
- Tom was painfully thin.
Tom zayıf ve sıska arasındaki farkı bilmiyor.
- Tom doesn't know the difference between thin and scrawny.
Hava çok iyi, kuruması için çamaşırlarımı dışarıya asmayı düşünüyorum.
- The weather's so good I think I'll hang the laundry out to dry.
Eskiden bu gömlek sana çok yakışırdı ama sanırım kurutma makinesinde çekmiş.
- That shirt used to look really nice on you, but I think it shrank in the dryer.
Ekmeği incecik dilimle.
- Slice the bread very thinly.
Su her şeyin anasıdır; her şey sudan gelir, ve suya döner.
- Water is the principle of all things; all comes from water, and to water all returns.
Bu bütün bir şey sudan bir mazeretti.
- This whole thing was a lame excuse.
Tom'un verimsiz olduğunu düşünüyorum.
- I think Tom is inefficient.
Tom seyrek şarkı söyler ama sanırım bu gece söyleyecek.
- Tom seldom sings, but I think he will tonight.
Tinere ihtiyacımız var.
- We need paint thinner.
Yeterli tinerimiz olduğunu sanmıyorum.
- I don't think we have enough paint thinner.
Turpentine or mineral spirits can be used as a thinner for oil based paints.
thin person.
thin covering.
thin string.
... the lighter, thinner, substance oozing from the ground along with it ...
... It's really slick. It's thinner and lighter than you'd ever imagine. ...