تعريف think#up في الإنجليزية التركية القاموس.
- think of
- düşünmek
Çocuklarımızı ve torunlarımızı düşünmek zorundayız.
- We must think of our children and grand-children.
Çocuklarımı düşünmek zorundayım.
- I have to think of my children.
- think
- sanmak
Bir sürü kişi pandispanyayı fırınlanması zor sanmakta, ama yeterince yumurta kullanırsanız hiçbir şey sahiden ters gitmeyebilir.
- Many people think that sponge cake is difficult to bake, but if you use enough eggs, nothing can really go wrong.
- think
- düşünmek
Asal sayılar hayata benzer, onlar tamamen mantıksaldır fakat, eğer tüm zamanınızı onun hakkında düşünmek için harcarsanız kurallarının bulunması imkânsızdır.
- Prime numbers are like life; they are completely logical, but impossible to find the rules for, even if you spend all your time thinking about it.
Tom, bir restoranda tek başına yemek yemenin yürek parçalayıcı olduğunu düşünmektedir.
- Tom thinks that eating at a restaurant by himself is pathetic.
- think
- {f} düşün
Bugün yağmur yağacağını düşünüyorum.
- I think it'll rain today.
Asal sayılar hayata benzer, onlar tamamen mantıksaldır fakat, eğer tüm zamanınızı onun hakkında düşünmek için harcarsanız kurallarının bulunması imkânsızdır.
- Prime numbers are like life; they are completely logical, but impossible to find the rules for, even if you spend all your time thinking about it.
- think
- {f} düşünmek: Shut up! I'm thinking. Sus! Düşünüyorum. What are you thinking? Neyi düşünüyorsun? I'm thinking how ridiculous this
- think
- {f} zannetmek
- think
- {i} düşünce
Bu makale düşüncemi etkileyecek.
- This article will affect my thinking.
Ben, şimdi benimle evlenmek istediğini biliyorum, ama siz daha sonra ikinci düşüncelere sahip olacağınızı düşünmüyor musunuz?
- I know you want to marry me now, but don't you think you'll have second thoughts afterward?
- think
- mütalaa etmek
- think of
- aklına gelmek; (bir şey yapmayı) düşünmek, tasarlamak: They're thinking of moving to İznik. İznik'e taşınmayı düşünüyorlar
- think of
- düşün
Her zaman her şeyi düşünmemi bekleyemezsin.
- You can't expect me to always think of everything!
O şarkıyı duyduğum her zaman,lise günlerimi düşünürüm.
- Every time I hear that song, I think of my high school days.
- think
- {f} (thought)
- think of
- hakkında
Orijinal plan hakkında ne düşünüyorsun?
- What do you think of the original plan?
Modern sanat hakkında ne düşünüyorsunuz?
- What do you think of modern art?
- think
- {f} saymak
- think about
- (deyim) üzerinde düşünmek
- think big
- büyük düşünmek
- think of
- (deyim) göz önünde tutmak,düşünmek
- think of
- aklına gelmek
- think of
- (deyim) think of sth
- think of
- hesaba katmak
- think of
- akıl etmek
- think of
- aklından geçirmek
- think of
- anımsamak
- think out
- (Fiili Deyim ) 1- (plan) tasarlamak 2- düşünerek çözümlemek
- think over
- (deyim) think sth. over düşünüp taşınmak
- think
- {f} aklından geçirmek
- think
- tefekkür etmek
- think
- aklına sığdırmak
- think
- (Bilgisayar) düşünür
Kadınlar gerçekten oldukça tehlikeliler. Bu konuda ne kadar çok düşünürsem, o kadar çok yüz örtüsünün arkasındaki nedeni anlayabileceğim.
- Women really are quite dangerous. The more I think about this, the more I'm able to understand the reasoning behind face covering.
Çocukken pamuklu şekerin ve bulutların benzer olduklarını düşünürdüm.
- When I was a kid, I used to think that fairy floss and clouds were alike.
- think
- aklı almak
- think
- anımsamak
- think
- inanmak
Sana inanmak istediğimi düşünmüyor musun?
- Don't you think I want to believe you?
Bazı insanlar ana dili İngilizce olanların Çince öğrenmelerinin zor olduğuna inanmaktadır fakat ben aynı fikirde değilim.
- Some people think that it is difficult for a native speaker of English to learn Chinese, but I disagree.
- think about
- -i iyice düşünmek
- think about
- aklına getirmek
- think about
- uzun uzun düşünmek
- think about
- aklına gelmek
- think about
- hakkında düşünmek
Ben onun hakkında düşünmek istiyorum.
- I want to think about it.
Onun hakkında düşünmek zorunda kalacağım.
- I'll have to think about it.
- think about
- içinden geçirmek
- think back on
- hatırlamak
- think back on
- aklına getirmek
- think better of
- bir şeyi yapmaktan vazgeçmek
- think ill of
- hakkında kötü düşünmek
- think little of
- duraksamamak
- think little of
- tereddüt etmemek
- think little of
- -e değer vermemek
- think little of
- -i önemsiz saymak
- think little of
- önemsiz saymak
- think little of
- hiçe saymak
- think little of
- değer vermemek
- think nothing of
- hiçe saymak
- think of a number
- bir sayı tut
- think over
- kafa yormak
- think over
- kafa patlatmak
- think something over
- üzerinde düşünmek
- think tank
- (Politika, Siyaset) düşünce havuzu
- think tank
- (Politika, Siyaset) düşünce kuruluşu
- think
- tahmin etmek
Ne düşündüğünü tahmin etmek mümkün değil.
- There is no telling what he is thinking.
- think
- ummak
- think
- beklemek
Daha ne kadar beklemek zorunda olacağımızı düşünüyorsun?
- How much longer do you think we'll have to wait?
Sanırım biraz daha beklemek zorundayız.
- I think we have to wait a little more.
- think
- fikirleşmek
- think
- hatırlamak
- think about
- düşünmek
Onun hakkında düşünmek zorunda kalacağım.
- I'll have to think about it.
Ben onun hakkında düşünmek istiyorum.
- I want to think about it.
- think aloud
- düşündüğünü söylemek
- think back
- tekrar düşün
- think better of
- vazgeçmek
- think better of
- fikrini değiştirmek
- think fit
- uygun bulmak
- think highly of
- takdir et
- think in terms of
- düşünmek
- think in terms of
- gözden geçirmek
- think much of
- hakkında iyi düşünmek
- think nothing of
- önemsememek
- think nothing of it
- rica ederim
- think nothing of it
- hiç önemi yok
- think of
- hatırlamak
- think of
- tasarlamak
- think of
- fikirleşmek
- think out
- düşünüp taşınmak
- think over
- iyice düşünmek
- think over
- tekrar düşün
- think over
- üzerinde düşünüp taşınmak
- think probable
- ihtimalli düşün
- think through
- üzerinde düşünmek
- think time
- düşünme zamanı
- think twice
- iyi düşünmek
- think twice
- düşünüp taşınmak
- think up
- uydurmak
- think up
- ortaya çıkarmak
- think up
- icat etmek
- think up
- düşün
- think-tank
- beyin takımı
- think
- niyet etmek
- therefore i am i think
- Bu nedenle ben olduğumu düşünüyorum
- think
- ölçünmek
- think
- hatıra getirmek
- think
- bir fikirde olmak
- think
- teemmül etmek
- think
- {f} anmak
- think
- {f} tasavvur etmek
- think
- {f} planlamak
- think
- addetmek
- think
- farz etmek
- think ahead
- ileriyi (geleceği) düşünmek
- think aloud
- Sesli düşünmek
- think back
- Tekrar düşünmek
- think better of
- Bir şeyin akıl kârı olmadığını düşünerek ondan vazgeçmek
- think better of
- düşünüp fikrini değiştirmek, (bir şeyi) yapmaktan vazgeçmek
- think factory
- düşünmek fabrika
- think for yourself
- Kendiniz için düşünmek
- think it over
- üzerine düşünmek
- think light of
- ışığında düşünmek
- think likely
- düşünmek olasıdır
- think long
- uzun düşünmek
- think no small bear of os.
- düşünmek os hiçbir küçük ayı
- think o
- o düşünmek
- think of s.o./s.t. in terms of
- birini/bir şeyi (belirli bir şekilde) düşünmek/görmek: He only thinks of Selma in terms of her beautiful body. Selma´yı sadece güzel bir vücut olarak görüyor
- think of smb
- birini düşünmek
- think on
- Birşey üzerinde düşünmek
- think on one's feet
- (deyim) Çabucak düşünüp karar vermek
- think on your feet
- çabucak düşünüp, karar vermek
- think out
- planla
- think out/through
- düşünüp taşınıp karara varmak
- think out/through
- düşünüp taşınmak, enine konuna düşünmek
- think outside the box
- (deyim) Sıradışı ve yaratıcı fikirlere sahip olmak
- think outside the box
- Kalıpların dışında düşünmek
- think sth. up
- uydurmak
- think sth. up
- bulmak
- think straight
- düz düşünmek
- think that
- düşünüyorum
- think the world of someone
- (deyim) Be very fond of someone
He thinks the world of you.
- think the world of someone
- (deyim) Birini çok sevmek, biriyle gurur duymak
- think the world of something
- (deyim) Bir şeyi çok sevmek, bir şeyle gurur duymak
- think to
- düşünüyorum
- think up
- tasarlamak
- think up
- Kafa yormak, fikir üretmek
- Think nothing of it
- {k} Bir şey değil!/Önemli değil!
- that’s what you think
- sen öyle zannet
- think a lot of oneself
- kendini bir şey sanmak
- think about
- -i uzun uzun düşünmek, -i iyice düşünmek. 3
- think about
- (deyim) think about sth
- think about
- (deyim) bir fikri olmak,fikir edinip karar vermek
- think about
- -i düşünmek, -i aklına getirmek: Do you ever think about me? Beni hiç düşünüyor musun?
- think ahead
- geleceği düşünmek
- think ahead
- ileriyi düşünmek
- think ahead
- önceden düşünmek
- think ahead
- ilerisini düşünmek
- think back on
- -i aklına getirmek, -i hatırlamak
- think better
- (deyim) think better of sth. fikrini degistirmek,vaz gecmek
- think better of
- (bir şeyin akıl kârı olmadığını düşünerek) -den vazgeçmek
- think better of it
- fikrini değiştirmek
- think broadly
- geniş düşünmek
- think carefully
- iyi düşünmek
- think carefully
- dikkatli düşünmek
- think deeply
- derin derin düşünmek
- think different
- yanlış düşünmek
- think fit
- uygun görmek
- think freely
- bağımsız düşünmek
- think hard
- {f} kafa yormak
- think hard
- (fiil) kafa yormak
- think highly of
- -e saygı duymak/beslemek
- think ill of smb
- hakkında kötü düşünmek
- think in terms of
- {k} -i tasarlamak: You seem to be thinking in terms of a palace. Sen galiba bir saray yapmayı planlıyorsun
- think independently
- bağımsız düşünmek
- think likewise
- öyle olduğunu düşünmek
- think much of
- -e göre pek iyi/değerli olmak: I don't think much of him. Benim gözümde pek değerli biri değil
- think no small beer of oneself
- (Fiili Deyim ) kendini dev aynasında görmek , büyük görmek
- think no small beer of oneself
- kendini bir şey sanmak
- think no small beer of oneself
- kendini dev aynasında görmek
- think no small of oneself
- kendine toz kondurmamak
- think nothing of
- 1. (bir şey) -in gözünde büyük bir iş olmamak, -e göre mesele olmamak: He thinks nothing of running ten kilometers a day. Onun için günde on
- think nothing of it
- önem vermemek
- think of
- (deyim) hakkında düşünmek
Neden her şey hakkında düşünmek zorundayım?
- Why do I have to think of everything?
- think of
- (deyim) bulmak,öne sürmek. think better of sth. fikrini degistirmek,vaz gecmek
- think of
- (deyim) bir olasılık olarak düşünmek
- think of oneself
- kendini düşünmek
- think of s.o./s.t. as
- birini/bir şeyi ... olarak düşünmek: She never thought of herself as an artist. Kendini hiç ressam olarak düşünmedi
- think of s.o./s.t. in
- birini/bir şeyi (belirli bir şekilde) düşünmek/görmek: He only thinks of Selma in terms of her beautiful body. Selma'yı sadece güzel bir
- think one is the cat's pyjamas
- kendinden çok emin olmak
- think one is the cat's pyjamas
- kendini beğenmek
- think one is the cat's whiskers
- kendinden çok emin olmak
- think one is the cat's whiskers
- kendini beğenmek
- think oneself important
- kendini bir şey sanmak
- think oneself no small potatoes
- kendini kafdağında görmek
- think oneself no small potatoes
- kendini beğenmek
- think oneself no small potatoes
- küçük dağları ben yarattım demek
- think out
- düşünerek çözüm bulmak
- think out
- tasarlamak
- think out loud
- sesli düşünmek
- think over
- üzerinde düşünmek
Plan üzerinde düşünmek zorundayız.
- We have to think over the plan.
Tom Mary'ye seçenekleri üzerinde düşünmek için biraz zaman almayı tavsiye etti.
- Tom advised Mary to take some time to think over her options.
- think so
- öyle olduğunu düşünmek
- think someone is dead
- öldüğünü sanmak
- think something out
- enikonu düşünmek
- think something wicked
- şeytanlık düşünmek
- think tank
- beyin takımı
Bir beyin takımı nedir?
- What is a think tank?
- think tank
- danışmanlar
- think the world of
- {f} hayran olmak
- think the world of
- {f} hayranlık duymak
- think the world of
- {k} (birine) çok değer vermek, (birini) çok sevmek
- think the world of
- {f} çok beğenmek
- think through
- usa vurmak
- think twice
- etraflıca düşünmek
- think twice
- durup düşünmek
- think twice about doing
- (deyim) (not) think twice about doing sth. bir seyi dusunmeden hemen yapmak
- think up
- düşünüp daha iyi bir yolunu bulmak
- think wrong
- yanlış düşünmek
- think wrongly
- yanlış düşünmek