Sürüş sırasında yola odaklanman gerekir.
- While you drive, you should focus on the road.
Tom yürüyüş sırasında ayak bileğini burktu.
- Tom sprained his ankle while hiking.
Diğerlerinki bir kılıç iken, bir gladyatörün seçtiği silah topuzdur.
- One gladiator's weapon of choice is the mace, while the other's is a sword.
O, Japonya'da iken kasaba kasaba dolaştı.
- He went about from town to town while he was in Japan.
Söylediklerini anlamama karşın, öyle yapamıyorum.
- While I understand what you are saying, I cannot do accordingly.
Çoğumuz ebeveynlerimiz ve büyük ebeveynlerimizden önemli ölçüde daha varlıklı olmamıza karşın, onu yansıtan mutluluk seviyeleri değişmemiştir.
- While most of us are significantly better off financially than our parents and grandparents, happiness levels haven't changed to reflect that.
İngilizce sevmesine rağmen, o, matematikte zayıftır.
- While he likes English, he is weak in mathematics.
O her zaman duş alırken şarkı söyler.
- He always sings while having a shower.
O her zaman sigara içmeye devam etti.
- He kept smoking all the while.
Lütfen sürüş esnasında sürücüyle konuşmayın.
- Please do not talk to the driver while he's driving.
Ben yatakta hasta iken benim için yemekler hazırladığın için sana teşekkür ederim.
- Thank you for preparing meals for me while I was sick in bed.
Peter, Nancy bir süre içinde hazır olacaklar.
- Peter, Nancy will be ready in while.
Bir süre bana bakmaktan başka bir şey yapmadı.
- For a while she did nothing but stare at me.
Hava çok sıkıntılı;sanırım kısa süre içinde gök gürleyecek.
- It's so muggy; I think it will thunder in a short while.
Eve gelirken onunla karşılaştım.
- I met him while I was coming home.
Limonlar karşılıksız bir aşk anlamına gelirken portakallar mutlu bir aşk anlamına gelir,
- Oranges signify a happy love, while lemons - an unrequited one.
Mağaza açılıncaya kadar bir süre beklemekten başka seçeneğimiz yoktu.
- We had no choice but to wait for a while until the store opened.
Neden yaptığımı bitirinceye kadar burada beklemiyorsun?
- Why don't you wait here while I finish what I'm doing?
Biz telefonda konuşurken bağlantı kesildi.
- We were cut off while talking on the telephone.
Araba sürerken emniyet kemerini bağla.
- Fasten your seat belt while driving.
Bazen yeni şeyleri denemek iyidir.
- It's good to try new things once in a while.
Kısa süre içinde seni aramadığım için üzgünüm.
- I'm sorry I haven't called you in a while.
Hava çok sıkıntılı;sanırım kısa süre içinde gök gürleyecek.
- It's so muggy; I think it will thunder in a short while.
Ara sıra ondan haber alırım.
- I hear from him once in a while.
Tom ara sıra Boston'a gider.
- Tom goes to Boston every once in a while.
Bu gerçekten biraz vakit alacak.
- It's just going to take a while.
Bir süredir gerçekten birbirimizle vakit geçirmedik.
- We haven't really spent time with each other for a while.
This case, while interesting, is a bit frustrating.
He lectured for quite a long while.
I'll wait while you've finished painting.
... while everybody else's has gone up. ...
... hand a while back with a table saw, and thank god for Dr. ...