Yakalandı ve duruşma için tutuldu.
- He was captured and held for trial.
Duruşma için ABD'ye götürüldü.
- He was taken to the United States for trial.
Dün gece ipek ve ince kumaş hakkında ya da eşitlik ve adil yargılama hakkında bir rüya gördüm.
- I dreamt a dream last night, about silk and fine cloth or about equality and fair trial.
Polis onu yargılamadı.
- The police didn't put him on trial.
Biz deneme ve yanılma ile öğreniriz.
- We learn by trial and error.
Deneme yanılma, ilerleme adına çok ehemmiyetlidir.
- Trial and error is essential to progress.
Tom'un testi ne zamandı?
- When was Tom's trial?
Davalı, milletvekilinin silahını kaptığında ve yargıcı vurduğunda yargılanmak üzereydi.
- The defendant was about to stand trial when he grabbed the deputy's gun and shot the judge.
Bu duruşmada davacı kim?
- Who is the plaintiff in this trial?
Tom mahkemeye gitmeye hazırlanıyordu.
- Tom was prepared to go to trial.
Mahkeme peş peşe on gün sürdü.
- The trial lasted for ten consecutive days.
The team trialled a new young goalkeeper in Saturday's match, with mixed results.
... trial are already enjoying this powerful experience. ...
... If you're a trial lawyer, believe or not, ...