the tax imposed by a government on merchandise imported from another country

listen to the pronunciation of the tax imposed by a government on merchandise imported from another country
الإنجليزية - التركية

تعريف the tax imposed by a government on merchandise imported from another country في الإنجليزية التركية القاموس.

duty
{i} görev

Her insanın yapacak bir görevi vardır. - Each person has a duty to do.

Bir dil öğrenmenin geleneksel yolu olsa olsa birinin görev duygusunu tatmin edebilir ama o bir sevinç kaynağı olarak hizmet edemez. Ayrıca muhtemelen başarılı olmayacaktır. - The traditional way of learning a language may satisfy at most one's sense of duty, but it can hardly serve as a source of joy. Nor will it likely be successful.

duty
vazife

Ben ebevenylerime yardım etmenin benim vazifem olduğunu hesaba katarım. - I consider it my duty to help my parents.

Kanunlara uymak herkesin vazifesi. - To obey the laws is everyone's duty.

duty
(Askeri) GÖREV: Askeri personelin atanmış oldukları belirli iş veya işyeri
duty
kapasite
duty
(Fotoğrafçılık) fotoğraf
duty

Senin görevin ülkeni bir yabancı işgalinden kurtarmak. - Your duty is to save your country from a foreign invasion.

İşi bitirmek sizin göreviniz. - It's your duty to finish the job.

duty
sorumluluk
duty
{i} yükümlülük
duty
{i} gümrük vergisi

Bu mallar gümrük vergisinden muaftır. - These articles are all exempt from duty.

Bu mallar için gümrük vergisi yok. - These goods are free of duty.

duty
kudret
duty
{i} gümrük resmi, gümrük vergisi
duty
{i} gümrük

Gümrüksüz mağazalardan herhangi bir şey almadım. - I didn't buy anything at the duty-free shops.

Bu bir gümrüksüz-mallar mağazası mı? - Is this a duty-free shop?

duty
{i} ödev

Ödevsiz hak, imtiyazdır. - A right without a duty is a privilege.

duty
(Askeri) en erken varış tarihi; tümen üstü kademe (Kara Kuvvetleri); uzatılmış aktif görev
duty
{i} vergi

Bu mallar gümrük vergisinden muaftır. - These articles are all exempt from duty.

Vergi ödemenin bizim görevimiz olduğunu düşünüyorum. - We think that it's our duty to pay taxes.

duty
(isim) ödev, gümrük, hizmet, yükümlülük, görev, vergi, gümrük vergisi
duty
boyun eğme
الإنجليزية - الإنجليزية
duty
the tax imposed by a government on merchandise imported from another country

    الواصلة

    the tax im·posed by a gov·ern·ment on mer·chan·dise imported from an·oth·er coun·try

    التركية النطق

    dhi täks împōzd bay ı gʌvırmınt ôn mırçındayz împôrtîd fırm ınʌdhır kʌntri

    النطق

    /ᴛʜē ˈtaks əmˈpōzd ˈbī ə ˈgəvərmənt ˈôn ˈmərʧənˌdīz əmˈpôrtəd fərm əˈnəᴛʜər ˈkəntrē/ /ðiː ˈtæks ɪmˈpoʊzd ˈbaɪ ə ˈɡʌvɜrmənt ˈɔːn ˈmɜrʧənˌdaɪz ɪmˈpɔːrtɪd fɜrm əˈnʌðɜr ˈkʌntriː/
المفضلات