O, tatlı olan herhangi bir şeyden hoşlanır.
- He likes anything sweet.
O, tatlı şeyleri sevmiyor.
- He doesn't care for sweet things.
Niçin ağlıyorsun, tatlım?
- What are you crying about, sweetheart?
Doğruyu söylemek gerekirse tatlım, ben hiç ilgilenmiyorum.
- To tell the truth, sweetheart, I'm not at all interested.
Tatlı şeyler ve kitaplardan zevk alırım.
- I appreciate sweet things and books.
Aşktan dolayı katlandığın acı herhangi bir zevkten çok daha tatlıdır.
- The pain you go through because of love is by far sweeter than any other pleasure.
Şekerlemeyi azaltıyorum.
- I'm cutting down on sweets.
O, şekerlemeyi azalttı.
- He had cut down on sweets.
Tom Mary'ye doğum günü için bir kutu çikolata ve uzun saplı bir gül verdi O gerçekten hoş.
- Tom gave Mary a box of chocolates and one long-stemmed rose for her birthday. That's really sweet.
Güller tatlı hoş bir koku yayıyorlar.
- Roses emanate a sweet fragrance.
Çiçekleri güzel kokuyor.
- Their flowers smell sweet.
Bahçedeki çiçekler güzel kokuyor.
- The flowers in the garden smell sweet.
Ben canım sevgilimi ararım.
- I call my sweetheart darling.
Tom sevgilisi Mary'in yokluğundan dolayı acı çekiyor.
- Tom's suffering from the absence of his sweetheart Mary.
Tatlı şeyler ve kitaplardan zevk alırım.
- I appreciate sweet things and books.
Tatlı şeylere dayanamam.
- I can't resist sweet things.