Konuşma otuz dakika sürdü.
- The speech lasted thirty minutes.
Köprünün eni otuz metre.
- The bridge is thirty meters in width.
Yaklaşık iki otuzda Kobe'ye vardım.
- I arrived in Kobe around two thirty.
Ailesi bir yerden bir yere seyahat ettiği için, Cezar Chavez bir çocukken otuzdan daha fazla okula gitti.
- Because his family traveled from place to place, Cesar Chavez attended more than thirty schools as a child.