الإنجليزية - التركية
تعريف the state of being free from sin or moral wrong; lacking a knowledge of evil في الإنجليزية التركية القاموس.
- innocence
- masumiyet
Onun masumiyetinden yararlanmamalısın.
-You must not take advantage of her innocence.
Eğer yapmadığım bir şey için ailem beni cezalandırdıysa , onlara doğruları söylerdim ve benim masumiyetle ilgili onları ikna etmeye çalışırdım.
-If my parents punished me for something I didn't do, I would tell them the truth and try to convince them of my innocence.
- innocence
- (Politika, Siyaset) yasal
- innocence
- (Politika, Siyaset) suçsuz
Bu kirli giysiler onun suçsuzluğunu kanıtlayacak yeni bir kanıt parçası olabilirdi.
-These dirty clothes could be a new piece of evidence to prove his innocence.
Bu gerçek onun suçsuzluğunu kanıtlar.
-This fact proves his innocence.
- innocence
- günahsızlık
- innocence
- cehalet
- innocence
- suçsuzluk
- purity
- arılık
- innocence
- {i} cahillik
- innocence
- {i} masum olma
- innocence
- {i} masumluk, suçsuzluk
- innocence
- {i} saflık
İtalya'da çocuk saflık sembolüdür.
-In Italy the child is a symbol of innocence.
- purity
- halislik
- purity
- (Madencilik) saflık durumu
- purity
- (isim) saflık, temizlik, arılık, namus, iffet
- purity
- temizlenme
- purity
- {i} iffet
المصطلحات ذات الصلة
the state of being free from sin or moral wrong; lacking a knowledge of evil
الواصلة
the state of be·ing free from sin or mor·al wrong; lack·ing a knowl·edge of e·vilالنطق
Resimler
السابق
المفضلات