الإنجليزية - التركية
تعريف the sport or activity of firing a gun في الإنجليزية التركية القاموس.
- shooting
- ateş etme
Asker silahsız bir düşmana ateş etmeyi reddetti.
-The soldier disdained shooting an unarmed enemy.
Tom ateş etmeye başladı.
-Tom started shooting.
- shooting
- ateşli silahların atılması
- shooting
- atış
Her zaman atış yaparım, hedefi ıskalarım.
-Every time I practice shooting, I miss the target.
Atışın kazara olduğunu düşünüyor musunuz?
-Do you think the shooting was accidental?
- shooting
- avcılık
- shooting
- atıcılık
- shooting
- {i} filizlenme
- shooting
- (sıfat) filizlenen, zonklayan, sızlayan, atış, atıcılık, av
- shooting
- {i} çekim
Tom çekim hakkında bir şey söyledi mi?
-Did Tom say anything about the shooting?
Düşük açıdan çekim yapmak bacaklarınızı daha uzun gösterir.
-Shooting from a low angle makes your legs appear longer.
- shooting
- {s} zonklayan
- shooting
- {s} filizlenen
- shooting
- {i} ateş, ateşli silahların atılması: The shooting stopped. Ateş kesildi
- shooting
- {i} zonklama
- shooting
- {i} av
- shooting
- (isim) atış, atıcılık, çekim, film çekme, av, avcılık, av sahası, zonklama, sızlama, filizlenme
- shooting
- {i} av sahası
- shooting
- {i} film çekme
- shooting
- ateş ederek
Onun yapacağını söylediğin gibi o ateş ederek ortaya çıktı.
-He came out shooting, same as you said he would.
المصطلحات ذات الصلة
الإنجليزية - الإنجليزية
تعريف the sport or activity of firing a gun في الإنجليزية الإنجليزية القاموس.
- shooting
the sport or activity of firing a gun
الواصلة
the sport or ac·ti·vi·ty of fir·ing a gunالتركية النطق
dhi spôrt ır äktîvıti ıv fayrîng ı gʌnالنطق
/ᴛʜē ˈspôrt ər akˈtəvətē əv ˈfīrəɴɢ ə ˈgən/ /ðiː ˈspɔːrt ɜr ækˈtɪvətiː əv ˈfaɪrɪŋ ə ˈɡʌn/
Resimler
المفضلات