the small or narrow part of a thing

listen to the pronunciation of the small or narrow part of a thing
الإنجليزية - التركية

تعريف the small or narrow part of a thing في الإنجليزية التركية القاموس.

small
{s} ufak

Evimin önünde ufak bir bahçe var. - There is a small garden in front of my house.

Kız kardeşim ve ben tatilde Fuji Dağı'nın dibindeki ufak bir köyde kaldık. - During the vacation my sister and I stayed at a small village at the foot of Mt. Fuji.

small
{s} küçük

Hollanda küçük bir ülkedir. - The Netherlands is a small country.

Image Viewer bir resim görüntüleme yazılımıdır. Bu yazılım çok küçük bir programdır. Bu yazılımda sadece basit fonksiyonlar var. Bu, Tatoeba Project kullanıcıları tarafından çevrilebilir. - Image Viewer is an image viewing software. This software is a very small program. This software has basic functions only. This is translatable by Tatoeba Project users.

small
{s} hafif
small
{s} mütevazi
small
ufak parça
small
çok bencil
small
mütevazı
small
ufak ufak
small
küçük küçük
small
{i} dar kısım
small
{s} minik
small
{s} cömertlikten yoksun, yalnızca kendi çıkarlarını düşünen, çok bencil
small
{i} arka

Evimin arkasında küçük bir gölet var. - There is a small pond in back of my house.

Tom otelin arkasındaki küçük restoranda yemek yemek istedi. - Tom wanted to eat at the small restaurant behind the hotel.

small
small arms tabanca gibi ufak silahlar
small
{s} küçücük
small
bir şeyin ince yeri
small
{s} ufak tefek

Ne kazandığın patronun maaşı ile karşılaştırıldığında ufak tefek şey. - What you make is small potatoes compared to the boss's salary.

small
{s} mini
small
(sıfat) küçük, mini, ufak, minik, az, ufak tefek, küçücük, ufacık, basit, sıradan, önemsiz, fakir, zayıf, hafif, mütevazi
الإنجليزية - الإنجليزية
{n} small
the small or narrow part of a thing

    الواصلة

    the small or nar·row part of a thing

    التركية النطق

    dhi smôl ır närō pärt ıv ı thîng

    النطق

    /ᴛʜē ˈsmôl ər ˈnarō ˈpärt əv ə ˈᴛʜəɴɢ/ /ðiː ˈsmɔːl ɜr ˈnæroʊ ˈpɑːrt əv ə ˈθɪŋ/
المفضلات