O, hayatını Hindistan'daki hastaları tedavi etmeye adamak istiyor.
- He intends to devote his life to curing the sick in India.
Hastalara uygun şekilde bakıldığından emin ol.
- Make sure that the sick are properly cared for.
Köpek hasta gibi görünüyor.
- The dog seems to have been sick.
Çok fazla içmek seni hasta edecek.
- Too much drinking will make you sick.
Hasta olmaktan bıktım.
- I'm sick of being sick.
Hasta olmak çok sıkıcı.
- Being sick is very boring.
Bu bitki soluk görünüyor.
- This plant looks sick.
Öyle görünüyorki Tom bozuk yiyecek yemekten hasta oldu.
- It looks like Tom got sick from eating the spoiled food.
Tom hastalıklı bir çocuktu ve ana babası tarafından şımartılmıştı.
- Tom was a sickly child and was mollycoddled by his parents.
Hastalıklı erkek kardeşime bakmaktan dolayı bir doktor olma arzum arttı.
- My desire to become a doctor grew out of looking after my sickly brother.
Kötü koku beni rahatsız etti.
- The bad smell sickened me.
Sami kendini rahatsız hissettiğini iddia etti.
- Sami claimed he was feeling sick.
He lay there in a pool of his own sick.
(sick building syndrome; my car is looking pretty sick; my job prospects are pretty sick).
We have to cure the sick.
Now they find a new entertainment: they sick the dog on us.
... a consequence, they're paying their premiums, somebody gets really sick, lo and behold they ...
... I'd rather be sick than have to follow through ...