O, fildişi tasarımlar oydu.
- He carved designs in ivory.
O bir tasarımcı olmak istiyor.
- She wants to be a designer.
Yağlama sistemi kötü dizayn edilmişti.
- The lubrication system was poorly designed.
Tiyatronun dizaynı, seyircilerin oyuncularla daha yakınlaşıp, özel bir bağ kurmalarını mümkün kıldı.
- The design of the theatre enabled the audience to get up close and personal with the performers.
Bu tasarım için bulanık renkler kullanmak iyi bir fikir değil.
- Using muddy colors for this design is not a good idea.
Tom bu tasarımı sevmez.
- Tom doesn't like this design.
O, bir tasarımcı olmayı umuyor.
- She hopes to become a designer.
Bu özellikle genç insanlar için tasarlanmıştır.
- This is designed especially for young people.
Bu kitap çocuklara nasıl okuyacağını öğretmek için tasarlandı.
- This book is designed to teach children how to read.
Bu, o amaç için tasarlanmadı.
- It wasn't designed for that purpose.
Tabak üzerindeki deseni seviyor.
- She likes the design on the plate.