O mükemmel olmaktan uzaktır.
- He is far from perfect.
Hikaye Neuilly -on-the -Seine'da sahnelenmiştir, Paris'ten çok uzak olmayan bir Fransız kasabası.
- The story is set in Neuilly-on-the-Seine, a French town not far from Paris.
O, bana bir yalan söyleyecek kadar çok ileri gitti.
- He went so far as to call me a liar.
Son zamanlarda, bilgisayar kullanımında artan çeşitlilik, ofis alanlarının çok ötesine uzandı.
- Recently, the increasing diversity of computer use has extended far beyond the realms of the office.
Biz dinlenmeden daha uzağa gidemeyiz.
- We cannot go any farther without a rest.
Arabayı yarışa sokma.Biz mümkün olduğu kadar onu uzağa götürteceğiz.
- Don't race the car. We want to make it go as far as possible.
Söz konusu sorular ekonominin çok ötesine geçiyor.
- The questions involved go far beyond economics.
Kapıdan daha öteye gitmedi.
- He went no farther than the gate.
Tom bizden uzakta olmayan kirasız küçük bir evde yaşıyordu.
- Tom was living rent-free in a small house not too far from us.
Tom'un yeme isteği vardı fakat evde yiyecek bir şey olmadığı için yaşadığı yerden çok uzakta olmayan mahalle marketine gitti.
- Tom had the munchies, but since there was nothing in the house to eat, he went to the convenience store not too far from where he lived.
Gözden ırak olan, gönülden ırak olur.
- Far from eye far from heart.