Aslında o oynak bir kadın.
- Actually she is a loose woman.
O gevşek bir ceket giyiyor.
- She's wearing a loose coat.
Meg'in ayakkabıları biraz gevşek.
- Meg's shoes are a little loose.
Tom bol giysiler giymeyi seviyor.
- Tom likes to wear loose-fitting clothes.
Tom uzun bol ceket giydi.
- Tom wore a long, loose-fitting coat.
Kız kuşu serbest bıraktı.
- The girl let the bird loose.
O, serbest bir hayat yaşadı.
- He has led a loose life.