the quality that renders something desirable or valuable or useful

listen to the pronunciation of the quality that renders something desirable or valuable or useful
الإنجليزية - التركية

تعريف the quality that renders something desirable or valuable or useful في الإنجليزية التركية القاموس.

worth
değer

Müze görülmeye değer. - The museum is worth a visit.

İsviçre, çok güzel bir ülkedir ve ziyaret edilmeye değerdir. - Switzerland is a very beautiful country and well worth visiting.

worth
değmek
worth
sahibi
worth
değerli

O, senin ne kadar değerli olduğunla ilgili değil fakat sana sahip oldukları için ne kadar ödeyecekleri ile ilgilidir. - It's not about how much you're worth, but how much they are going to pay for having you.

Bunun ne kadar değerli olduğunu düşünüyorsun? - How much do you think this is worth?

worth
kadir
worth
{s} değerinde

Cannes'daki Carlton otelinden 40 milyon euro değerinde mücevherler çalındı. - Jewels worth €40-million were stolen in Cannes from the Carlton hotel.

Bir resim, bin sözcük değerindedir. - An image is worth a thousand words.

worth
{i} kıymet, değer: It's of very little worth. Kıymeti pek az. Give me five hundred thousand liras' worth of cheese. Bana beş yüz bin liralık
worth
{i} değerli şey
worth
{s} layık

Mary güveninize layık değildi. - Mary was not worthy of your trust.

Layık olduğunu düşündüğümüz kimseyi seçeceğiz. - We will elect whoever we believe is worthy.

worth
(sıfat) değer, layık, bedel, değerinde
worth
(isim) değer, bedel, değerli şey
الإنجليزية - الإنجليزية
worth
the quality that renders something desirable or valuable or useful

    الواصلة

    the qua·li·ty that renders some·thing de·sir·a·ble or va·lu·a·ble or use·ful

    التركية النطق

    dhi kwälıti dhıt rendırz sʌmthîng dîzayrıbıl ır välyubıl ır yusfıl

    النطق

    /ᴛʜē ˈkwälətē ᴛʜət ˈrendərz ˈsəmᴛʜəɴɢ dəˈzīrəbəl ər ˈvalyo͞obəl ər ˈyo͞osfəl/ /ðiː ˈkwɑːlətiː ðət ˈrɛndɜrz ˈsʌmθɪŋ dɪˈzaɪrəbəl ɜr ˈvæljuːbəl ɜr ˈjuːsfəl/
المفضلات