Her şey değişmek üzere.
- Everything's about to change.
İnsanları değiştiremezsin. Onlar kendileri değişmek zorundalar.
- You can't change people. They have to change themselves.
Onu değiştirmek istiyorum.
- I want to change that.
Tren geç vardığı için onlar programını değiştirmek zorunda kaldılar.
- They had to change their schedule because the train arrived late.
İnsan cildi sıcaklık değişikliklerine karşı çok duyarlıdır.
- Man's skin is very sensitive to temperature changes.
Hükümet temel değişiklikler yapmalı.
- The government must make fundamental changes.
Hükümet temel değişiklikler yapmalı.
- The government must make fundamental changes.
Fiziksel değişiklikler doğrudan yaşlanmayla ilgilidir.
- Physical changes are directly related to aging.