the probability of a specified outcome

listen to the pronunciation of the probability of a specified outcome
الإنجليزية - التركية

تعريف the probability of a specified outcome في الإنجليزية التركية القاموس.

odds
{i} olasılık

Bu olasılık Tom'un lehinde. - The odds are in Tom's favor.

Bu kitap kahramanın aşılmaz olasılıkları fethettiğini görür ve günü kurtarır. - This book sees the protagonist conquer insurmountable odds and save the day.

likelihood
{i} ihtimal

Onun gelme ihtimali var mı? - Is there any likelihood of his coming?

Büyük bir ihtimalle, bu ders kitabını kullanırsan, giriş sınavını geçeceksin. - In all likelihood, you will pass the entrance exam if you use this textbook.

likelihood
{i} olası olma
likelihood
olabilirlik
likelihood
olasılık

Büyük olasılıkla, bir hafta uzak kalacaklar. - In all likelihood, they'll be away for a week.

Biz ve sovyetler nükleer yıkımın alışılmış tehditiyle yüz yüzeyiz ve hem kapitalizmin hem komunizmin nükleer bir savaşla mücadele etmesi olasılık dışı. - Both we and the Soviets face the common threat of nuclear destruction and there is no likelihood that either capitalism or communism will survive a nuclear war.

likeliness
uygunluk
odds
şans
likelihood
(Askeri) (~PROBABILITY) OLASILIK
odds
(isim) fark, üstünlük, avantaj, olasılık, şans, ihtimal, kavga, anlaşmazlık
odds
at odds araları açık
odds
{i} üstünlük
odds
zayıf tarafa verilen üstünlük
odds
{i} ihtimal

Tom ihtimallerin farkındadır. - Tom is well aware of the odds.

O, ihtimalleri yendi ve başarılı oldu. - He beat the odds and was successful.

odds
i., çoğ. ihtimal: The odds are very much in our favor. Başarı ihtimalimiz yüksek. The odds are against us. Başarı ihtimalimiz düşük
الإنجليزية - الإنجليزية
likelihood
likeliness
odds
the probability of a specified outcome

    الواصلة

    the prob·a·bi·li·ty of a spe·ci·fied out·come

    التركية النطق

    dhi präbıbîlıti ıv ı spesıfayd autkʌm

    النطق

    /ᴛʜē ˌpräbəˈbələtē əv ə ˈspesəˌfīd ˈoutˌkəm/ /ðiː ˌprɑːbəˈbɪlətiː əv ə ˈspɛsəˌfaɪd ˈaʊtˌkʌm/
المفضلات