the position of the body or way of carrying oneself; posture

listen to the pronunciation of the position of the body or way of carrying oneself; posture
الإنجليزية - التركية

تعريف the position of the body or way of carrying oneself; posture في الإنجليزية التركية القاموس.

attitude
{i} konum
attitude
(Askeri) DURUM: Herhangi bir cismin ekseninin, temel alınan bir noktaya göre oluşturduğu eğimle belirlenen durumu. Aksi belirtilmedikçe bu temel alınan nokta yerküre üzerindedir
attitude
{i} tavır

Herkes yasadışı yabancılar karşı düşmanca bir tavır aldı. - Everybody took a hostile attitude toward illegal aliens.

Bana karşı saldırgan bir tavır takındı. - He assumed an aggressive attitude toward me.

attitude
(Tıp) Uterus'da çocuğun durum (vaziyeti)
attitude
duruş
attitude
düşünce
attitude
tutum

Onun düşmanca bir tutumu vardı. - She had an unfriendly attitude.

Tom'un tutumunu değiştirmesi gerekiyor. - Tom needs to change his attitude.

attitude
davranış

Onun o davranışına dayanamam. - I can't stand that attitude of his.

Kültür bir bireyin karakterinin, davranışının ve hayata bakış açısının şekillenmesinde dinamik bir rol oynar. - Culture plays a dynamic role in shaping an individual's character, attitude, and outlook on life.

attitude
yargı
attitude
fikir
attitude
dünya ve ufka göre meyil
attitude
vaziyet almak
attitude
{i} durum
attitude
duruş/tavır/görüş
attitude
(Mukavele) tutum, davranuş, tavır; vaziyet alış
attitude
(isim) tutum, tavır, davranış, poz, durum, konum, fikir, düşünce, duruş
attitude
vaziyete attitudinize tavır takınmak
الإنجليزية - الإنجليزية
attitude

The ballet dancer walked with a graceful attitude, .

the position of the body or way of carrying oneself; posture
المفضلات