the place where god lives and where christians go after their death

listen to the pronunciation of the place where god lives and where christians go after their death
الإنجليزية - التركية

تعريف the place where god lives and where christians go after their death في الإنجليزية التركية القاموس.

heaven
{i} cennet

Farklı aklı olanlara, aynı dünya bir cehennem ve bir cennettir. - To different minds, the same world is a hell, and a heaven.

Tom ve Mary cennette yapılan bir eşti. - Tom and Mary were a match made in heaven.

heaven
Allah

Allah elimizden gelen her şeyi yaptığımızı biliyor. - Heaven knows we've done everything we can.

Allah göğü ve yeri yarattı. - God created the heaven and the earth.

heaven
ç.gökyüzü
heaven
Tanrı

Başlangıçta Tanrı göğü ve yeri yarattı. - In the beginning God created the heaven and the earth.

Beni yaratan, cennetin babası Tanrı'yı seviyorum. - I love God, Heaven's father, who created me.

heaven
{i} sema
heaven
{i} mutluluk

O, haberi duyduktan sonra mutluluktan havalara uçtu. - After he heard the news, Tom was in seventh heaven.

heaven
{i} gök

Göklerden ve yerden korkmayın fakat Wenzhou'lu bir kişinin kendi dilini konuştuğunu duymaktan korkun. - Do not fear the heavens and the earth, but be afraid of hearing a person from Wenzhou speak in their local tongue.

Gökyüzünde binlerce yıldız parlıyor. - Thousands of stars shone in the heavens.

heaven
{i} gökyüzü

Birçok yıldız gökyüzünde parlıyor. - Many stars shine in the heavens.

Gökyüzünde binlerce yıldız parlıyor. - Thousands of stars shone in the heavens.

الإنجليزية - الإنجليزية
heaven
the place where god lives and where christians go after their death

    الواصلة

    the place where God lives and where christians go af·ter their death

    التركية النطق

    dhi pleys hwer gäd layvz ınd hwer krîsçınz gō äftır dher deth

    النطق

    /ᴛʜē ˈplās ˈhwer ˈgäd ˈlīvz ənd ˈhwer ˈkrəsʧənz ˈgō ˈaftər ˈᴛʜer ˈdeᴛʜ/ /ðiː ˈpleɪs ˈhwɛr ˈɡɑːd ˈlaɪvz ənd ˈhwɛr ˈkrɪsʧənz ˈɡoʊ ˈæftɜr ˈðɛr ˈdɛθ/
المفضلات