the person providing such payment

listen to the pronunciation of the person providing such payment
الإنجليزية - التركية

تعريف the person providing such payment في الإنجليزية التركية القاموس.

bail
{i} kefalet

Eğer kefalet ödeyemezsen hapishanede kalmak zorunda kalacaksın. - If you can't make bail, you'll have to stay in jail.

Dan, Matt ve Linda'yı kefaletle serbest bıraktırdı. - Dan bailed Matt and Linda out.

bail
kefalet,v.kefaletini öde: n.kefalet
bail
(Kanun) kefaletini ödemek
bail
kepçe
bail
kefalet vergini
bail
bir kimseye kefalet ederek tahliyesini temin etmek
bail
{f} kurtarmak
bail
{i} kulp
bail
{i} çember
bail
mevkufu kefile teslim etmek
bail
{i} (tekneye giren suyu boşaltmak için kullanılan) kova, maşrapa v.b
bail
tevdi etmek
bail
(fiil) kefaletle serbest bırakmak, kurtarmak; emanet etmek, suyunu boşaltmak (kayık)
bail
{i} kefil

Bana kefil oluyor musun? - Are you bailing on me?

bail
{f} suyunu boşaltmak (kayık)
bail
{f} emanet etmek
bail
kefaletle tahliye edilme. f
bail
(sanığın tahliye edilmesi için verilmesi gereken) teminat akçesi, kefalet
bail
{i} teminât
bail
kefalet ücreti
الإنجليزية - الإنجليزية
bail
the person providing such payment

    الواصلة

    the per·son pro·vid·ing such pay·ment

    التركية النطق

    dhi pırsın prıvaydîng sʌç peymınt

    النطق

    /ᴛʜē ˈpərsən prəˈvīdəɴɢ ˈsəʧ ˈpāmənt/ /ðiː ˈpɜrsən prəˈvaɪdɪŋ ˈsʌʧ ˈpeɪmənt/
المفضلات