Onu kötü isimlerle isimlendirdi.
- He called her bad names.
Onların isimleri Tom ve Ken'dir.
- Their names are Tom and Ken.
Benim adım Edgar Degas.
- My name is Edgar Degas.
Bu hayvanın adını biliyorum.
- I know the name of this animal.
Tom, Mary'yi düşünebildiği her kötü şöhretle seslendi.
- Tom called Mary every bad name he could think of.
Şöhret bir isim etrafında toplanan tüm yanlış anlamaların toplamıdır.
- Fame is the sum of all misunderstandings that gather around a name.
Bu bölgedeki tüm sokaklar ünlü kişilerin adını taşır.
- All the streets in this area are named after famous people.
Bana onun adını söylemek zorunda değilsin.
- You don't have to tell me her name.
O, bize adını söylemek için isteksizdi.
- He was unwilling to tell us his name.
Pasaportta ismi olan kişi kelimelerle tanımlanıldı.
- The person whose name was on the passport was described with words.