Kazanan tarafta olacağımızı düşünüyordum.
- I thought we were going to be on the winning side.
Kazanan bir takımı asla değiştirme.
- Never change a winning team.
O, yarışmayı kazandığı için bir ödül aldı.
- He got a prize for winning the competition.
Seçimi kazanmak adayın siyasi partisi için büyük bir zaferdi.
- Winning the election was a great victory for the candidate's political party.
O takımın çok az, eğer varsa, kazanma şansı var.
- That team has little, if any, chance of winning.
Önemli olan tek şey kazanmak olsa, o zaman keyfimiz kaçar.
- If the only thing that mattered was winning, then we'd be depressed.
Eder kazandıran golü attı.
- Eder scored the winning goal.
Kazançlarımızla güzel bir ev alabiliriz.
- We could buy a nice house with our winnings.
Eder galibiyet golünü attı.
- Eder scored the winning goal.
Tom galibiyet golünü attı.
- Tom scored the winning goal.