O aşırı para harcıyor.
- He's got money to burn.
O aşırı para harcıyor.
- He has a lot of money.
Eski bir atasözü zamanın nakit olduğunu söylüyor.
- An old proverb says that time is money.
Pek çok insan para çekmek için nakit para çekme makineleri kullanıyor.
- Many people use cash machines to withdraw money.
Leyla, parası için Fadıl'ı canlı canlı yaktı.
- Layla burned Fadil alive for his money.
Üyelik ücretini ödemek için yeterli paraya sahip olmayan tek kişi ben değilim.
- I'm not the only one who doesn't have enough money to pay the membership fee.
Para yaşamın bedelini ödeyemez.
- Money cannot compensate for life.
Tom'un kira bedelini ödemek için yeterli parası yoktu.
- Tom didn't have enough money to pay his rent.
Mary servete konduktan sonra bir alışveriş çılgınlığına devam etti.
- Mary went on a shopping spree after coming into some money.
money supply, money market.
I'm rolling in dough.
- I have a lot of money.
... that ExxonMobil needs some extra money when they're making money every time you go to ...
... widest audience, and they'll make small amounts of money in ...