Kayıp topu parkta buldum.
- I found the lost ball in the park.
Onların hepsi kayıp çocuğu aradı.
- They all searched for the lost child.
Sana kayıp yüzüğünü bulacağım.
- I will find you your lost ring.
En yakın kayıp eşya bürosu nerede?
- Where is the nearest lost and found?
Tom kaybolmuş gibi görünüyor.
- Tom seems to be lost.
O, kaybolmuş ve rahatsız hissetti.
- He felt lost and uncomfortable.
Tom biraz dalgın görünüyor.
- Tom looks a little lost.
Birçok Roma teknolojisi ortaçağ sırasında kaybedildi.
- Many Roman technologies were lost during the Middle Ages.
Aslında ne kadar para kaybedildi?
- How much money was actually lost?
Sevmek ve kaybetmek hiç sevmemekten daha iyidir.
- It's better to have loved and lost than never to have loved at all.
Ne dedin? Özür dilerim, düşünceye dalmışım.
- What did you say? I'm sorry, I was lost in thought.
Tom biraz düşünceye dalmış gibi görünüyordu.
- Tom looked a little lost.
Evlerinden ayrılırlarken zaman kaybetmediler.
- They lost no time in leaving their home.
Binlerce insan Bhopal Gaz Trajedisi'nde hayatlarını kaybetti ve bugün bile yüzlerce, hatta binlerce insan hâlâ zehirli gazın kötü etkilerinden muzdariptir.
- Thousands of people lost their lives in the Bhopal Gas Tragedy, and even today hundreds of thousands of people still suffer from the ill-effects of the poisonous gas.
Tom kaybolmuş ve şaşırmış gibi görünüyor.
- Tom looks lost and confused.
Nicholas Biddle savaşın kaybedilmiş olduğunu görmeye başladı.
- Nicholas Biddle began to see that the battle was lost.
Bu kabilenin atasal ayinlerinin çoğu zamanla kaybedilmiştir.
- Many of the ancestral rites of this tribe have been lost over time.
Deep beneath the ocean, the Titanic was lost to the world.
... for the families in Afghanistan that have lost the main breadwinner? Is it done that ...
... of those who lost loved ones. And today there's a memorial service for one of those that was ...