O, araba satışı ile uğraşıyor.
- He is engaged in selling cars.
O Deal'in içinde ve çevresinde ev alışı ve satışı düzenlemektedir.
- She arranges the buying and selling of houses in and around Deal.
Ben yeni bir araba satıyorum.
- I am selling a new car.
Bu kitap bu günlerde iyi satıyor.
- This book is selling well these days.
Bu dükkâna her ne zaman gitsem, taze pişmiş taiyaki kekleri satıyorlar.
- Whenever I go to this store, they're selling freshly baked taiyaki cakes.
O süt satarak çok para yaptı.
- He made a great deal of money selling milk.
Zavallı kız, çiçek satarak geçimini sağladı.
- The poor girl made a living by selling flowers.
Bu arabayı satarak kendini birçok sorundan kurtarabilirsin.
- You can save yourself a lot of trouble by selling this car.