the inevitable passing of events from past to present then future

listen to the pronunciation of the inevitable passing of events from past to present then future
الإنجليزية - التركية

تعريف the inevitable passing of events from past to present then future في الإنجليزية التركية القاموس.

time
zamanı göre ayarlamak
time
zamanını/hızını kaydetmek
time
{i} tempo
time
(Kanun) önel
time
çarpı

Onu gördüğüm her an kalbim hızlı çarpıyor. - My heart beats fast each time I see her.

Tom üç kez yıldırım tarafından çarpıldı. - Tom has been struck by lightning three times.

time
dem

O zaman Japonya'da hiç demir yolu yoktu. - There were no railroads at that time in Japan.

O zaman Japonya'da demiryolları yoktu. - There were no railroads in Japan at that time.

time
süre

Bir süredir onunla ilgili bir şey görmedim. - I haven't seen anything of him for some time.

Bu kitabı tercüme etmek için ne kadar süreye ihtiyacı var? - How much time does she need to translate this book?

time
çağ

Eski çağlarda tuz az bulunan ve maliyetli bir metaydı. - Salt was a rare and costly commodity in ancient times.

Diaoyu adaları çok eski çağlardan beri Çin toprağı olmuştur. - The Diaoyu Islands have been Chinese territory since ancient times.

time
vakit

Dün akşam iyi bir vakit geçirdim. - I had a good time last evening.

Yarın bu vakitte ailesiyle konuşuyor olacak. - He will be talking with his family at this time tomorrow.

time
{i} zaman

Ne zaman geri döneceksin? - What time will you be back?

Bir zaman makinen olduğunu hayal et. - Imagine that you had a time machine.

time
{f} saat tutmak
time
{f} zamanlama yapmak
time
{i} doğum zamanı
time
{f} süre tutmak
time
{i} zaman, vakit: It'll take a long time. Çok zaman ister. It's time for bed. Artık yatma zamanı geldi. Now's exactly the right time! Şimdi tam
time
{f} zamanlama yap
time
{i} vade
time
(isim) zaman, aralık, vakit, çağ, süre, vade, uygun zaman, doğum zamanı, tempo, kere
الإنجليزية - الإنجليزية
time
the inevitable passing of events from past to present then future

    الواصلة

    the in·e·vi·ta·ble pass·ing of events from past to pres·ent then fu·ture

    التركية النطق

    dhi înevıtıbıl päsîng ıv ivents fırm päst tı prizent dhen fyuçır

    النطق

    /ᴛʜē ənˈevətəbəl ˈpasəɴɢ əv ēˈvents fərm ˈpast tə prēˈzent ˈᴛʜen ˈfyo͞oʧər/ /ðiː ɪnˈɛvətəbəl ˈpæsɪŋ əv iːˈvɛnts fɜrm ˈpæst tə priːˈzɛnt ˈðɛn ˈfjuːʧɜr/
المفضلات