the form or shape given to materials; fashion or shape; form; figure

listen to the pronunciation of the form or shape given to materials; fashion or shape; form; figure
الإنجليزية - التركية

تعريف the form or shape given to materials; fashion or shape; form; figure في الإنجليزية التركية القاموس.

species
canlı türü
species
{i} çeşit

Lahana, karnabahar, brokoli ve brüksellahanası aynı türün çeşitleridir. - Cabbage, cauliflower, broccoli, and Brussels sprouts are all cultivars of the same species.

species
(Latin) ferden tayin olunan mal
species
tür

Yağmur ormanlarının, dünya yüzeyinin sadece yüzde ikisini kaplamasına rağmen; vahşi bitki, hayvan ve bitki türlerinin yarısından fazlası orada yaşar. - Although rainforests make up only two percent of the earth's surface, over half the world's wild plant, animal and insect species live there.

Sinekkuşlarının 340 türü vardır. - There are 340 species of hummingbirds.

species
görünüş the species insan
species
türler

Bu geyik türlerinin yakalanması o kadar zor ki yabanda şu ana kadar sadece iki tanesinin resmi çekildi. - This species of deer is so elusive that only two have ever been photographed in the wild.

Bir sürü nesli tükenmekte olan türler var. - There are many endangered species.

species
dış görünüm
species
ve çoğ
species
{i} ortak özellikleri olan grup
species
{i} cins
species
{i} aşai rabbani ayinindeki ekmek ve şarap
species
hayal
species
{i} (çoğ. spe.cies) biyol. tür
species
şekil
الإنجليزية - الإنجليزية
species
the form or shape given to materials; fashion or shape; form; figure
المفضلات