Çok az bir gayretle kitabı yazdı.
- She wrote the book with very little effort.
Her sabah erken kalkmaya gayret edeceğim.
- I'll make an effort to get up early every morning.
Çabalar sonuç getirmedi.
- The efforts brought about no effect.
Lojban'ın geliştirilmesinde, dili ilk aşamasından beri tarafsız tutmak için çabalar tutarlı olarak yapılmıştır.
- In the development of Lojban, efforts were consistently made since the initial phase to keep the language culturally neutral.
Bu yaşlı politikacılar neden yeniden seçilmeye çalışmak için bu kadar çok zaman ve emek harcıyorlar? Hayatlarının çok daha uzun sürmesi muhtemel değildir.
- Why do these elderly politicians spend so much time and effort trying to get reelected? Their lives are not likely to last much longer.
Çalışma çok fazla enerji alır fakat bu çabaya değer.
- Study takes a lot of energy, but it is worth the effort.
Hiçbir şey çaba harcamadan ölümlülere verilmez.
- Nothing is given to mortals without effort.
O, çaba harcamadan ağaca tırmandı.
- He climbed up the tree without effort.
Böyle zor zamanlarda girişimin hiçbir sıradan derecesi şirketi tehlikeden uzak tutmayacaktır.
- In difficult times like these, no ordinary degree of effort will get our company out of danger.