Kahvaltıdan önce duş aldım.
- I showered before breakfast.
O, kahvaltısını sıklıkla orada yer.
- He often eats breakfast there.
Sabah kahvaltısı iskandinav usulü açık büfedir.
- Breakfast is a smorgasbord.
Tom sabah kahvaltısı yemeden önce epostasını kontrol eder.
- Tom checks his email before he eats breakfast.
Ben ilk otobüse zamanında yetişmek için aceleyle kahvaltı yaptım.
- I had breakfast in haste in order to be in time for the first bus.
Bu sabah kahvaltı yapmadım.
- I didn't have breakfast this morning.
Sami, kahvaltı etmek için bara geldi.
- Sami came to the bar to eat breakfast.