the final or most distant point; the conclusion

listen to the pronunciation of the final or most distant point; the conclusion
الإنجليزية - التركية

تعريف the final or most distant point; the conclusion في الإنجليزية التركية القاموس.

ultimate
son

Bu tür düşüncelerin sonuçta onların nihai kararı üzerinde herhangi bir etkisi olmamıştır. - Such considerations ultimately had no effect on their final decision.

Bu tartışma titiz ve tutarlı ama sonuçta inandırıcı. - The argument is rigorous and coherent but ultimately unconvincing.

ultimate
{s} nihai

Onun Noodliness'i, Uçan Spagetti Canavarı evrende nihai gerçektir. - His Noodliness, the Flying Spaghetti Monster is the ultimate truth in the universe.

Nihai amacımız dünya barışını kurmaktır. - Our ultimate goal is to establish world peace.

ultimate
{s} esas, temel: ultimate principles temel ilkeler
ultimate
(Tıp) ultimat
ultimate
en üst düzey
ultimate
en iyi
ultimate
en son
ultimate
mükemmel
ultimate
cüzlere ayrılmayan
ultimate
ultimate weapon herkesi öldürecek olan silâh
ultimate
{s} esas
ultimate
sonuç

Tartışma şiddetli ve ahenkli ama sonuçta inandırıcı değil. - The argument is rigorous and coherent but ultimately unconvincing.

Bu tür düşüncelerin sonuçta onların nihai kararı üzerinde herhangi bir etkisi olmamıştır. - Such considerations ultimately had no effect on their final decision.

ultimate
ultimate reality son gerçek
ultimate
{s} en uzak
ultimate
ultimatelyeninde sonunda
ultimate
(Tıp) Son nihayet, en uzak, ultimum
ultimate
en büyük
ultimate
nihayette
الإنجليزية - الإنجليزية
ultimate
the final or most distant point; the conclusion
المفضلات