the faculty of thinking, a cause, motive, propriety, justice, moderation

listen to the pronunciation of the faculty of thinking, a cause, motive, propriety, justice, moderation
الإنجليزية - التركية

تعريف the faculty of thinking, a cause, motive, propriety, justice, moderation في الإنجليزية التركية القاموس.

reason
neden

Şu ya da bu nedenle, onların Fransa'daki tatili onların olmasını umdukları kadar iyi değildi. - For one reason or another, their holiday in France wasn't as good as they expected it would be.

Gitmiyorum.çünkü,diğer nedenler arasında,param yok. - I am not going, because, among other reasons, I don't have money.

reason
{i} gerekçe

Tom'un şimdi mutlu olmak için iyi bir gerekçesi var. - Tom now has a good reason to be happy.

Üvey annemle hiç tartışmadım veya o bana gerekçeler vermedi. - I never argued with my stepmother, nor she gave me the reasons.

reason
{i} hikmet
reason
{i} 1. neden, sebep: There are several reasons why I'm not going. Gitmemem için birkaç neden var. The reasons you've given won't do. Sebep
reason
{f} konuşmak
reason
{f} etraflıca düşünmek
reason
{f} usavurmak
reason
bring to reason aklını başına getirmek
reason
neden, sebep: There are several reasons why I'm not going. Gitmemem için birkaç neden var. The reasons you've given won't do. Sebep
reason
{f} muhakeme etmek
reason
{f} sonuç çıkarmak
reason
{f} çözmek
reason
sağduyu
reason
us
reason
uslamlamak
reason
sebeb

Japonya'ya gitmek istemeyi tercih etmemin sebebi onların çalışkan ve dürüst kişilikleridir. - The reason I prefer to go to Japan is that the people in Japan are hardworking and have honest personalities.

Tom sebebini bilmek istiyor. - Tom would like to know the reason.

reason
usa vurmak
reason
(isim) sebep, neden, gerekçe, sağduyu, akıl, hikmet, mantık, us, insaf, adalet
الإنجليزية - الإنجليزية
{n} reason
the faculty of thinking, a cause, motive, propriety, justice, moderation

    الواصلة

    the fac·ul·ty of thinking, a cause, motive, propriety, justice, mod·e·ra·tion

    النطق

المفضلات