the emphasis placed on a syllable of a word

listen to the pronunciation of the emphasis placed on a syllable of a word
الإنجليزية - التركية

تعريف the emphasis placed on a syllable of a word في الإنجليزية التركية القاموس.

stress
stres

Nancy aşırı stress altındadır. - Nancy is stressed out.

Tom'un işi aşırı stress yaratıyor. - Tom's job creates extreme stress.

stress
{f} zorlan

Tom stresle baş etmekte zorlandığını söylüyor. - Tom says he's having trouble coping with the stress.

stress
belirtmek
stress
önem vermek
stress
vurgu koymak
stress
sıkıntı
stress
{i} zorlama
stress
(Mühendislik) gerilim

Tom Mary'ye John'un gerçekten gerilim altında olduğunu söyledi. - Tom told Mary that he thought John was really stressed out.

O, gerilimle başa çıkamıyor. - She is unable to cope with stress.

stress
(fiil) sıkıştırmak, baskı yapmak, vurgulamak, tonlamak, önemle belirtmek
stress
{i} vurgulama

Bu konuyu vurgulamak istiyorum. - I want to stress this point.

Sonuçların aynı olmadığını vurgulamak önemlidir. - It is important to stress that the consequences are not the same.

stress
{f} sıkıştırmak
stress
{f} baskı yapmak
stress
{i} basınç
stress
{i} baskı

Ben baskı hissediyorum. - I'm feeling stressed.

Yoshida, baskı yapma. - Yoshida, don't stress.

stress
{f} tonlamak
stress
ehemmiyet
stress
kuvvet
stress
{i} vurgu

Vladimir Putin vurguladı, ancak bugün başka bir durumdur. - However, stressed Vladimir Putin, today is another situation.

Konuşmasında vurguladığı her ifadeyi not aldım. - I wrote down every phrase in his speech that he stressed.

الإنجليزية - الإنجليزية
stress
the emphasis placed on a syllable of a word

    الواصلة

    the em·pha·sis placed on a syl·la·ble of a word

    التركية النطق

    dhi emfısıs pleyst ôn ı sîlıbıl ıv ı wırd

    النطق

    /ᴛʜē ˈemfəsəs ˈplāst ˈôn ə ˈsələbəl əv ə ˈwərd/ /ðiː ˈɛmfəsəs ˈpleɪst ˈɔːn ə ˈsɪləbəl əv ə ˈwɜrd/
المفضلات