the driver's seat on a carriage or coach

listen to the pronunciation of the driver's seat on a carriage or coach
الإنجليزية - التركية

تعريف the driver's seat on a carriage or coach في الإنجليزية التركية القاموس.

box
{i} kutu veya sandık dolusu
box
dövüşmek
box
kulübe

Polis kulübesinin etrafında çok sayıda insan gördüm. - I saw a number of people around the police box.

Oradaki polis kulübesinde sorun. - Ask at the police box over there.

box
(mahkeme) kürsü
box
(the ile) televizyon
box
{f} boks yapmak
box
{i} televizyon

Bütün gününü televizyonun önünde geçirmemelisin. - You shouldn't spend the whole day in front of the box!

Yenilikçiler televizyonun dışında düşünüyorlar. - Innovators think outside the box.

box
yumruklaşm
box
hediye

Kutular hediyedir. Onların içinde ne var? - The boxes are gifts. What do they contain?

Benim için büyük zevk, Mary bana Boston'dan bir hediye olarak bir müzik kutusu getirdi. - Much to my delight, Mary brought me a music box from Boston as a gift.

box
{i} loca
box
(isim) kutu, sandık, kutu veya sandık dolusu; at arabacısı yeri; jüri bölmesi; kompartıman, loca, kulübe; televizyon, teyp veya radyo; tokat, yumruk; şamar, şimşir [bot.]
box
{i} jüri bölmesi
box
{f} kutulamak
box
{i} kompartıman
box
külübe av külübesi
box
{f} kutuya koymak
box
{i} at arabacısı yeri
box
{f} boks yapmak. box s.o. on the ear birinin kulağına tokat atmak
الإنجليزية - الإنجليزية
box
the driver's seat on a carriage or coach

    الواصلة

    the driver's seat on a car·riage or coach

    التركية النطق

    dhi drayvırz sit ôn ı kärîc ır kōç

    النطق

    /ᴛʜē ˈdrīvərz ˈsēt ˈôn ə ˈkarəʤ ər ˈkōʧ/ /ðiː ˈdraɪvɜrz ˈsiːt ˈɔːn ə ˈkærɪʤ ɜr ˈkoʊʧ/
المفضلات