the dividing line formed by combing the hair in different directions

listen to the pronunciation of the dividing line formed by combing the hair in different directions
الإنجليزية - التركية

تعريف the dividing line formed by combing the hair in different directions في الإنجليزية التركية القاموس.

part
parça

Ölüm hayatın tamamlayıcı bir parçasıdır. - Death is an integral part of life.

Anne pastayı üç parçaya böldü. - Mother divided the cake into three parts.

part
kısım

İngiltere'nin birçok kısımlarını ziyaret ettim. - I visited many parts of England.

Tayland'da ülkenin bazı kısımları pirinç yetiştirmek için şimdiden aşırı kuru hale geldi. - In Thailand it has already become too dry to grow rice in some parts of the country.

part
taraf

Parti Mac tarafından organize edildi. - The party was organized by Mac.

Polis onu suçun bir taraftarı olarak görüyordu. - The police regarded him as a party to the crime.

part
kısmen

Japonya'nın dış yardımları yurttaki ekonomik yavaşlamadan dolayı kısmen azalıyor. - Japan's foreign aid is decreasing in part because of an economic slowdown at home.

Kısmen sizinle aynı fikirdeyim. - I partly agree with you.

part
yarı

Çocuğunuzun doğumundan sonra işinizi yarım gün yapmalısınız. - After the birth of your child, you should make your work part-time.

Yarın partiye gelecekmisin? - Will you come to the party tomorrow?

part
ekseriya
part
görev

Tom zaten görevini yaptı. - Tom has already done his part.

Topluma yardımcı olmak için görevimi yapmaya çalışıyorum. - I try to do my part to help the community.

part
yan

Partide Jack ve Mary'nin yanındaki kimdi? - Who was at the party beside Jack and Mary?

Japonca öğrenmenin zor yanı nedir? - What is the hard part of learning Japanese?

part
{f} ayır

İş ortakları olarak on yıl sonra, yollarını ayırmaya karar verdiler. - After ten years as business partners, they decided to part ways.

Parti için sandalyeler ayırtıldı. - The seats were reserved for the party.

part
fasıl
part
ayrılmak

O, evinden ayrılmak zorunda kaldı. - He had to part with his house.

O, evinden ayrılmak istemedi. - He didn't want to part with his house.

part
{f} parçalanmak, ayrılmak; bölünmek
part
{f} tarakla ayırmak
part
(ial) parça (lı), kısmi
part
(fiil) ayırmak, tarakla ayırmak, ayrılmak, kopmak, elden çıkarmak
part
{i} parça, bölüm, kısım
part
{i} katkı. z. kısmen
part
{i} hisse, pay
الإنجليزية - الإنجليزية
part
part

The part of his hair was slightly to the left.

the dividing line formed by combing the hair in different directions

    الواصلة

    the di·vid·ing line formed by combing the hair in dif·fer·ent di·rec·tions

    التركية النطق

    dhi dîvaydîng layn fôrmd bay kōmîng dhi her în dîfrınt dayrekşînz

    النطق

    /ᴛʜē dəˈvīdəɴɢ ˈlīn ˈfôrmd ˈbī ˈkōməɴɢ ᴛʜē ˈher ən ˈdəfrənt dīˈreksʜənz/ /ðiː dɪˈvaɪdɪŋ ˈlaɪn ˈfɔːrmd ˈbaɪ ˈkoʊmɪŋ ðiː ˈhɛr ɪn ˈdɪfrənt daɪˈrɛkʃɪnz/
المفضلات