Evim işlek bir caddeye bakmaktadır.
- My house faces a busy street.
Onların hepsi Tom'a bakmak için döndü.
- They all turned to face Tom.
Kurbanın vücudu halı üzerinde yüzü aşağıya bakacak şekilde yatıyordu.
- The victim's body was lying face down on the rug.
Onun yüzü acıdan şekil değiştirmişti.
- His face is distorted by pain.
Tom'un yüzü kötü bir biçimde çürük.
- Tom's face is badly bruised.
Şapkamı giymeyi unuttum ve yüzüm kötü biçimde güneşten yandı.
- I forgot to wear my hat and my face got badly sunburned.
They turned to boat into the face of the storm.