the digit or figure 1

listen to the pronunciation of the digit or figure 1
الإنجليزية - التركية

تعريف the digit or figure 1 في الإنجليزية التركية القاموس.

one
bir

Bu iyi bir kitaptır ama şu daha iyidir. - This is a good book, but that one is better.

Bir, iki, üç, dört, beş, altı, yedi, sekiz, dokuz, on. - One, two, three, four, five, six, seven, eight, nine, ten.

one
{i} tek

Tek bir taşla iki kuş öldür. - Kill two birds with one stone.

Bir, üç ve beş tek sayılardır. - One, three, and five are odd numbers.

one
{i} biri

Dünya'nın Ay'dan görüntüsü, 20. yüzyılın ikonik resimlerinden birisidir. - The view of the Earth from the Moon is one of the iconic images of the 20th century.

Manchester United, hem Premier League'de hem de İngiltere'de en başarılı takımlardan biridir. - Manchester United is one of the most successful teams in both the Premier League and England.

one
bir rakamı
one
{i} birisi

Dünya'nın Ay'dan görüntüsü, 20. yüzyılın ikonik resimlerinden birisidir. - The view of the Earth from the Moon is one of the iconic images of the 20th century.

En favori melodilerimden birisi radyoda çalıyordu. - One of my favorite tunes was playing on the radio.

one
{i} kimse

Hiç kimse beni anlamıyor. - No one understands me.

Hiç kimse bir derneğe üye olmaya zorlanamaz. - No one may be compelled to belong to an association.

one
bir (sayı olarak)
one
{s} 1. bir: Give me one loquat. Bana bir maltaeriği ver. One hundred and twenty people came. Yüz yirmi kişi geldi. One half of them were crazy
one
belirli biri
one
adında biri
one
bir sayısı
one
bir tane

Pasaportumu kaybettim. Yeni bir tane almak zorunda kalacağım. - I lost my passport. I'll have to get a new one.

Çantam çok eski. Yeni bir tane almalıyım. - My bag is too old. I must buy a new one.

one
aynı

Onun için sadece siz değil aynı zamanda ben de sorumluyum. - You are not the only one responsible for it, I am too.

Bu kaybettiğim kamera ile aynı tip kamera. - This is the same type of camera as the one I lost.

one
her biri

Her birinize inancım var. - I have faith in each and every one of you.

Her biri bin dolar ödedi. - Each person paid one thousand dollars.

one
one another birbirlerini
one
adam

Körlerin ülkesinde, tek gözlü adam kraldır. - In the country of the blind, the one-eyed man is king.

Hiç kimse bu adamlara hakaret etmek istemedi. - No one wanted to insult these men.

one
kişi

Yüz elli kişi maraton yarışına girdi. - One hundred and fifty people entered the marathon race.

Bu, bir kişi için küçük bir adımdır ama insanlık için dev bir sıçramadır. - That's one small step for a man, one giant leap for mankind.

one
one and sixpence eski
الإنجليزية - الإنجليزية
one
the digit or figure 1
المفضلات