Bugün ısı 30 santigrat dereceye kadar yükseldi.
- Today, the temperature rose as high as 30 degrees Celsius.
Şimdi sıcaklık sıfırın altında on derece.
- It is ten degrees below zero now.
Onun büyük babası yüksek rütbeli bir askerdi.
- His grandfather was a soldier of high degree.
Diplomanı nerede aldın?
- Where did you get your degree?
Senin bir mezuniyet diploman var.
- You have a bachelor's degree.
O matematik alanında yüksek lisans derecesine sahiptir.
- He has a master's degree in mathematics.
Ben bir lisans derecesi aldım.
- I earned a bachelor's degree.
Termometre sıfırın altında üç derece olarak okuyor.
- The thermometer reads three degrees below zero.
Termometre burada otuz derece olduğunu söylüyor.
- The thermometer says it's thirty degrees in here.
Ben, bir dereceye kadar sizinle aynı fikirdeyim.
- I agree with you to a degree.
Ona bir dereceye kadar güvenilebilir.
- She can be trusted to some degree.
Tom'un bir kanun mertebesi var.
- Tom has a law degree.
If they but knew it, almost all men in their degree, some time or other, cherish very nearly the same feelings towards the ocean with me.
Master, we knowe that thou sayest, and teachest ryght, nether considerest thou eny mannes degre, but techest the waye of god truely.
To what degree do the two accounts of the accident concur?.
... enough to get a degree in communications sciences. ...
... with a demonstration that values to some degree subjective as the sales went up ...