Polisler ceseti taşıdı.
- The policemen carried away the body.
Polis buranın yakınlarında sahile vurmuş bir ceset buldu.
- The police found a body washed up on the beach near here.
Vücut ekstra kaloriyi yağa dönüştürür.
- The body converts extra calories into fat.
Tam bir vücut araştırması için seçileceğimi bir an bile asla hayal etmedim.
- I never for a moment imagined that I'd be singled out for a full body search.
İnsanın beden ve aklı birbirine öylesine bağlıdır ki birini etkileyen diğerini de etkiler.
- The body and the mind of man are so closely bound together that whatever affects one affects the other.
İnsan ruh ve bedenden oluşur.
- Man consists of soul and body.
Bir dachshund uzun gövdesi ve kısa bacakları olan bir Alman köpeğidir.
- A dachshund is a dog from Germany with a very long body and short legs.
Mary ince bir gövdeye sahip.
- Mary has a lean body.
Dan'in cesedi elli tane bıçak yarasıyla birlikte bir kuyu içinde bulundu.
- Dan's body was found in a well with fifty stab wounds.
Fadıl arabayı içinde Leyla'nın cesediyle birlikte buldu.
- Fadil discovered the car with Layla's dead body inside.
Vücudun bu maddeleri nasıl emdiğini bilmek istiyorum.
- I'd like to know how the body absorbs these substances.
Ben bu maddelerin vücut tarafından nasıl emildiğini bilmek istiyorum.
- I would like to know how these substances are absorbed by the body.
Bir insan vücudu sayısız miktarda hücreden oluşur.
- A human body consists of a countless number of cells.
Lisede öğrenci kurulu başkanıydım.
- I was the student body president in high school.
Havaalanına tam beden tarayıcıları kuruldu.
- Full body scanners were installed at the airport.
Muhafızlar üst araması yaptı.
- The guards performed a body cavity search.
Sami, Leyla'nın cesedinin üstüne bir battaniye attı.
- Sami threw a blanket over Layla's body.
Vücuda dokunulduğunda, derideki reseptörler beyne endorfin gibi kimyasalların salınmasına neden olan mesajlar gönderir.
- When the body is touched, receptors in the skin send messages to the brain causing the release of chemicals such as endorphins.
Çocuğun vücudu ateşlendi.
- The child's body felt feverish.
Okyanus sürekli hareket halinde olan büyük bir su kütlesidir.
- The ocean is a huge body of water that is constantly in motion.
Uygulama, vücut kütle indeks oranını hızlı bir şekilde hesaplamanı sağlıyor.
- The application allows you to quickly calculate the ratio of body mass index - BMI.
Beyin vücuttaki en karmaşık organdır.
- The brain is the most complex organ in the body.
İnsan vücudundaki en büyük organ nedir? Cevap sizi şaşırtabilir.
- What is the largest organ in the human body? The answer may surprise you.
Cüsselerine ve ağırlıklarına rağmen, su aygırları hızla yüzebilir.
- Despite their bulk and weight, hippos can swim rapidly.
Toptan alışveriş yaparak para tasarrufu yapabilirsin.
- You could save money by buying in bulk.
Biz toptan kırtasiye satın alırız.
- We buy stationery in bulk.
Indeed, if it belonged to a poor body, it would be another thing; but so great a lady, to be sure, can never want it.
programming The code of a subroutine, contrasted to its signature and parameters.
I don't say, one bodies the other / One's spiritual truth; / But I do say it's hard to lose either, / When you have both.
We have now amassed a body of evidence which points to one conclusion.
The rioja, sadly, lacked body.
... for me, I asked people what does your body ...
... thought my body was none of my business. ...