Benim sepet kitaplarla dolu.
- My basket is full of books.
O bir sepet üzümü karıştırarak inceliyor.
- She is picking over a basket of grapes.
Ne kadar acele edersen et, çaban sadece kovada bir damla.
- No matter how much you hurry your effort is just a drop in the bucket.
Tom kovayı ağzına kadar doldurdu.
- Tom filled the bucket to the top.
Sepette çok az sayıda elma var.
- There are few apples in the basket.
Sen bir basketbol topunu senin parmak ucunda döndürebilir misin?
- Can you spin a basketball on your fingertip?
Tom eve kendi topladığı bir sepet dolusu erik getirdi.
- Tom brought home a basket full of plums that he had picked himself.
Bir sepet dolusu mantar hasat etti.
- He harvested a basketful of mushrooms.
Let's play some basket.
The point guard drove toward the basket.
Tom can't dribble a basketball very well.
- Tom basket topunu çok iyi süremez.
I like to play basketball.
- Basketbol oynamayı severim.
... girl in a basket that he lays at the doorstep of an orphanage. Well, the next day, the ...