O, nazik bir akıntıya karşı kürek çekiyordu.
- He was rowing against a gentle current.
Botta kürek çeken kız kuzenimdir.
- The girl rowing a boat is my cousin.
Tom ve ben bir sandal kiraladık ve kürek çekmeye gittik.
- Tom and I rented a rowboat and went rowing.
Tom genellikle tek başına kürek çekmeye gider.
- Tom usually goes rowing by himself.